Tarihte Bugün – 25 Haziran

Tarihte Bugün – 25 Haziran

Fazlı Köksal’ın hazırladığı Tarihte Bugün köşesinde 25 Haziran’da yaşanan dikkat çeken olayları aktardı.

1587 – Osmanlı denizci ve Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa vefat etti…

1801 – Kahire’deki Fransız işgal orduları, Türk ordusuna teslim oldu.

1861- II. Abdülmecit’in ölümü ve Abdülaziz’in tahta çıkması.

1893 – Kazak şairi, yazar, siyaset ve düşünce adamı Magcan Cumabayev doğdu.

1903 – Ünlü romancı George Orwell doğdu.

1917 – Türkiye’de ilk Matbuat Cemiyeti kuruldu. Cemiyetin ilk Başkanı Mahmut Sadık’tı.

1920 – Tarsus cephesinde Birinci Hacıtalip Savaşı. Kuvayı Milliye, Fransızların saldın üslerinden biri olan Hacıtalip Çiftliği’ne saldırdı ve çiftliği ateşe verdi. Cezayir’den getirtilmiş 26 sömürge askeri teslim oldu. Biri teğmen, biri başçavuş olan l 2 Fransız öldürüldü. Kuvayı Milliye 3 ölü verdi.

1920- Kuvayı Seyyare birlikleri iki saatlik bir çarpışmadan sonra Alaca’yı isyancılardan kurtardılar.

1920 – Şırnak Aşireti Reisi Süleyman Ağa, Musul’daki İngiliz yetkilisine mektup göndererek Mustafa Kemal’in Anadolu’yu ve Kürdistan’ı İstanbul’dan kopardığını ileri sürdü, kendisinin İngiltere’ye bağlı olduğunu bildirdi ve Bedirhanlardan bir yönetici gönderilmesini istedi. İngiliz yöneticisi, mektup sahibine, Şeyhülislam Dürrizade Abdullah’ın Kuvayı Milliye aleyhine fetvasından bir örnek gönderecektir.

1921 – Genelkurmay Başkanlığı, çıkardığı gizli bir emirle bir Trakya Komitesi kurdu. Cevat Abbas, Şakir (Kesebir), Fuat (Balkan)’tan meydana gelen Komite, Batı ve Doğu Trakya’ da propaganda ve teşkilatlanmada bulunacak.

1923 – Mustafa Kemal Paşa, İzmir’den Milletvekili seçildi.

1940 – Fransa, Almanlara teslim oldu.

1947 – II. Dünya Savaşı sırasında Hollanda’da bir evin tavan arasında 2 yıl boyunca Alman askerlerinden saklanan Yahudi kız Anne Frank’ın burada yazmış olduğu Anne Frank’ın Hatıra Defteri yayımlandı.

1950 – Sovyetler Birliği’nce desteklenen Kuzey Kore Orduları Güney Kore’ye saldırdı. Kore Savaşı başladı.

1960 – Sanayici Vehbi Koç yeni rejime mali yardımda bulundu. Koç, 26 kilo altın ve bir bina hibe etti, Koç grubunun 14 firması da, ayrıca bir kilo altın, 250 adet Reşat altını ve 235 bin TL. hibe ettiler.

1963 – Anayasa Mahkemesi, ilk duruşmayla görevine başladı.

1971 – Gölcük Tersanesi’nde yapılan ilk Türk muhribi “Berk”, törenle denize indirildi.

1982 – Yunanistan’da askere alınanların saçlarını kazıtmaları yasaklandı.

1985 – Eskişehir Uçak Fabrikası’nın temeli, Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından atıldı.

1991 – Hırvatistan ve Slovenya, Yugoslavya’dan bağımsızlıklarını ilan ettiler.

1993 – Tansu Çiller, Türkiye’nin ilk kadın Başbakanı oldu.

1998 – Microsoft, Windows 98’i piyasaya sürüldü.

2018 – Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu kuruldu.

Günün Portresi

Magcan Cumabayev

Yalnız Kazakistan’ın değil Türk Dünyasının da önemli şairlerinden olan Magcan Cumabayev 25 Haziran 1893 de Kuzey Kazakistan’ın Bulaev kasabasında dünyaya geldi.

Babası Beken Bey onu bir molla olarak yetiştirmek istemekteydi. Eğitimine çok önem veren babası sayesinde daha dört yaşındayken okumayı ve yazmayı öğrendi. Fakat babasını dinlemeyecek modern anlayışla eğitim veren Kızılşar şehrinde bulunan Çala Medresesine giden, burada Arapça, Farsça ve Çağatay Türkçesini öğrenen Magcan 1910 yılında medreseyi bitirir. Aynı yıl Ufa’da bulunan Galiya Medresesi’ne başvurur. Bu medresede de Rus Dili ve Edebiyatı eğitimini alır. Tahsiline devam etmek üzere Ufa’ya giderek burada meşhur Tatar yazarı Galımcan İbrahimov’un öğrencisi olur. Ufa’da 10 Ekim 1906 tarihinde açılan ve Ceditçi  ekolün temsilcisi olan Medrese-i Âliye-i Dinîye’ye devam eden Magcan Cumabayev bu okulda Kazak Ceditciliği konusundaki fikirlerini pekiştirdi.

Mir Yakup Dulatulı ile tanıştıktan sonra Kazak kültürünün yaygınlaşması için çalışmalara başladı. Şair ilk kitabı olan ” Çolpan”ı hocası Galımcan İbrahimova’nın takdir ve teşvikiyle daha on dokuz yaşındayken çıkartır.  Kitabın yayınlanmasıyla birlikte, Magcan Kazak ve Tatar milliyetçisi gençler arasında bir sembol isim haline geldi.

Daha sonra, Ombı’daki Rus Öğretmen Enstitüsünü üstün başarıyla bitiren şair 1917 yılında  ilk eşi Zeynep Hanımla evlenir. Yine bu yıllarda Ahmet Baytursunulı’yla Mirşakıp Duvlat’ın öncülüğünde kurulan ve Kazakistan’ın bağımsızlığını savunan Alaş Orda Partisine girer. Yapılan Alaş kurultayı sonunda Alaş Orda Hükümeti kurulur, Kazakistan’ın bağımsızlığı ilan edilir (13 Aralık 1917). Magcan da Alaş Orda Hükümeti’nde görev alır.

1919 yılı onun için oldukça olumsuz bir sene olur. Eşi Zeynep Hanım, ilk çocuklarını doğururken vefat eder, bir yıl sonra da öksüz kalan oğlunu kaybeder. 1922 yılında Zılıyka (Zeliha) hanımla ölümüne kadar devam edecek olan ikinci evliliğini yapar.   1923-1926 yılları arasında Moskova’daki Edebiyat Enstitüsü’ne devam eder. Enstitünün hocalarından V. Briusov, Magcan’ı “Kazakların Puşkin’i” olarak adlandırır.

1922 yılında Taşkent’te kurulan Türkistan Cumhuriyeti Hükümetine bağlı Kazak-Kırgız Bilim Komisyonu üyesi olur. Burada sanat hayatının en verimli dönemini yaşayan Magcan, 1922 yılında yazar Hazer Törekuloğlu’nun daveti üzerine Taşkent’e gider. Orada Şolpan, Sana ve Akyol gazetelerinde şiirlerini yayınlar. Meşhur Kazak aydın ve yazarı Avezov ile tanışır. Yazdığı şiirlerinde Kazak halkının Sovyetleşmesine karşı çıkmakta, Kazak halkına ata yurduna ve bağımsızlığına sahip çıkmasını öğütlemektedir. Stalin’in yönetime gelmesiyle birlikte Alaş Ordacılar baskı altına alınmaya başlanır. Magcan’ın yakın çevresi, ya tehditlerle ya da menfaat karşılığında Magcan’ı terk etmeye başlar. Magcan her geçen gün yalnızlaşmaktadır. Kitapları basılmaz, şiirleri yayınlanmaz. Ailesini geçindirecek maddi imkânı kalmaz. Magcan’a selam veren dostu kalmamıştır çevresinde. O artık, yalnız bir adamdır. İşte bu yıllarda yazdığı ve yüreğiyle dertleştiği mısraları kaleme alır. “Ey yüreğim benim ne suçum var, bu halkı sen sev dedin ben de sevdim” mısralarında içine düştüğü yalnızlığı, terk edilmişliği ve sahipsizliği ifade eder. 1924 yılında Kazak Komünist Partisinin ihanetiyle “milliyetçi, Türkçü, zengin taraftarı ve ferdiyetçi” olmakla suçlandı.   Bununla da yetinmeyerek Magcan’ın eserlerinin okunması, bulundurulması, yayınlanması, hatta adının kitaplarda ve yazılarda geçmesi 1929 yılından itibaren yasaklanır .

Moskova’da 1925 yılında kurduğu Alka adlı edebiyat derneğinin karşı devrimci faaliyetler yaptığı iddiasıyla, Magcan tutuklanır ve idama mahkûm edilir. Ancak, cezası 10 yıl sürgün cezasına çevrilir. Ayni yıl belki de göz önünde olması için Moskova’ya çağrılan şair 1927 yılına kadar Moskova’da Doğu Matbaası’nda çalışır. Burada yaptığı Rusçadan çevirileriyle ve eserlerinde geçen Rusça ilmî terimlere Kazakça karşılıklar bulmasıyla Kazak yazı dilinin gelişmesine hizmet etmiştir. 1927 yılında Kazakistan’a dönen Magcan1930’da başlayan sürgün yıllarını çalışma kamplarında geçirir. 1935 yılında tanınmış Rus yazarı Maksim Gorki’nin yardımıyla hapisten kurtulup Kılzılşar’a geri döner.  Burada iki yıl Rus Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yapar.  Almatı’ya döndükten sonra Muhtar Avezov’un tutuklanmasına yardımcı olacak bilgiler vermesi istenilir. Magcan böyle bir alçaklığı yapacak insan değildir. Ve “Japon Casusu” suçlamasıyla, 1937 yılının Aralık ayında yeniden tutuklanır. Ama Magcan sorgulama sırasında maruz kaldığı işkencelere dayanamaz… Suçlamayı kabullenir. 19 Mart 1938’de kurşuna dizilerek öldürülür.

Türkçeye çevrilen bazı şiirleri:

Kün men Tün (Gece ile Gündüz)

Alıstagı Bagrıma (Uzaktaki Kardeşime)

Türkistan, Oral, Aksak Temir Sözü (Aksak Timur Sözü)

Künşıgıs (Doğu) Ot (Ateş) gibi şiirleri bulunmaktadır.

Alısdaki bavuruma (Uzaktaki Kardeşime ) Çanakkale Savaşı sırasında yazmıştır.

Fazlı Köksal

Sakarya Yenihaber

Yayınlama: 25.06.2020
1.767
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.