Tarihte Bugün : 4 Temmuz – Bir Cihan Pehlivanı Koca Yusuf

Tarihte Bugün : 4 Temmuz – Bir Cihan Pehlivanı Koca Yusuf

Fazlı Köksal’ın hazırladığı Tarihte Bugün köşesinde 4 Temmuz’da yaşanan dikkat çeken olayları aktarırken, dünyaca ünlü pehlivan Koca Yusuf’un da hayatını anlattı.

1187 – Selahaddin Eyyubi, Haçlıları Hıttin Muharebesi’nde tam bir bozguna uğrattı.

1546 – Osmanlı denizcisi ve Kaptan-ı derya Barbaros Hayreddin Paşa vefat etti.

1776 – Amerikan Bağımsızlık Bildirisi; Amerikan Kongresi, Büyük Britanya’dan bağımsızlığını ilan etti. ABD’nin kuruluş günü olarak kutlanmaktadır.

1826 – Amerika Birleşik Devletleri’nin ikinci (John Adams) ve üçüncü Başkanı (Thomas Jefferson) aynı günde öldü.

1898 – Koca Yusuf, ABD dönüşünde, ‘La Burgogne’ adlı geminin Atlas Okyanusu’nda batması sonucu yaşamını yitirdi.

1918 – Osmanlı Padişahı VI. Mehmet tahta çıktı.

1921 – Karamürsel düşman işgalinden kurtuldu.

1932 – İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, otomobiliyle Ankara’dan İstanbul’a giden ilk kişi oldu.

1943 – Asker, siyasetçi ve Mustafa Kemal Paşa’nın Başyaveri Cevat Abbas Gürer vefat etti.

1946 – Ankara Üniversitesi kuruldu.

1948 – Türkiye – Amerika Birleşik Devletleri İktisadi İşbirliği Anlaşması imzalandı.

1982 – Dil bilgini Faruk Kadri Timurtaş vefat etti.

1994 – Türkiye’nin Atina Büyük Elçiliği Müsteşarı Ömer Haluk Sipahioğlu, Atina’da uğradığı silahlı saldırı sonucu öldü. Suikastı, 17 Kasım Örgütü üstlendi.

1997 – Ankara 1 Numaralı DGM’de görülen “Sivas Katliamı” davasında Savcı, 38 sanık için idam istedi.

2003 – Kuzey Irak’ta Çuval olayı (veya Çuval hadisesi, İngilizcede: “The Hood event”) meydana geldi ve Türkiye kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.

2003 – Öykü yazarı ve çevirmen Tomris Uyar vefat etti…

Günün Portresi

Bir Cihan Pehlivanı; Koca Yusuf

Türk Güreş tarihinin efsanevi isimlerinden olan Koca Yusuf, 1857 yılında şu anda Bulgaristan’da bulunan Şumnu’nun Kararlar köyünde doğdu.  Babası ve dedesi Yusuf’un ilk güreş ustaları oldu. Koca Yusuf dönemin ünlü pehlivanlarından Şumnulu Dursun Pehlivan, Nasuhçulu Kel İsmail Pehlivan ve Pomak Osman tarafından yetiştirildi. Önceleri doğduğu köyden ötürü “Karalarlı Yusuf”, sonra “Şumnulu Yusuf” olarak anılmıştır. Kırkpınar tarihinde 26 yıl boyunca üst üste başpehlivanlığı elinde bulunduran ve Sultan Abdülaziz’in başpehlivanı olan Kel Aliço ile 1885 yılında güreşti. Sabah başlayan mücadele akşam sona erdi. Kel Aliço mücadele sırasında Yusuf’u yenemeyeceğini anlayınca güreşi bırakmış ve kendi elleriyle ülkenin başpehlivanlığı unvanını Koca Yusuf’a devretmiştir. 1885 yılında Kırkpınar başpehlivanı olunca kendisine iri gövdesi, güreş becerisi, gücü ve sporcu ahlakı nedeni ile “Koca” lakabını almıştır. “Koca Yusuf” ismiyle anılmaya başlanmıştır.  Cüssesi de kocaman idi. 138 kilo ağırlığındaki Koca Yusuf’un boyu da  1.88 Sultan Abdülaziz, Sultan V. Murat ve Sultan II. Abdülhamit döneminde pek çok güreş yapan Koca Yusuf ile çarpışan Kara Ahmet, Katrancı Mehmet, Kazandereli Memiş, Filiz Nurullah, Kurtdereli Mehmet ve Hergeleci İbrahim gibi ünlü pehlivanlar, onun kendilerinden üstün bir pehlivan olduğunu kabul ettiler.

Fransız güreşçi Joseph Doublier ile tanışması ve Fransa’da güreşme teklifi alması hayatını değiştirdi. Fransız yazar Edmond Desbonnet’in “Güreşin Kralları” (1910, Paris) adlı kitabında anlatıldığına göre Doublier, 1894’te rakibi Sabés’e yenildikten sonra onu yenecek bir güreşçi arayışına girmiş ve Türkiye’ye gelmiş; Filibeli Kara Osman, Filiz Nurullah ve Yusuf İsmail’i beraberinde Fransa’ya götürmüştü. Yusuf, başlangıçta yurtdışına çıkmayı kabul etmediyse de Müslümanların güçlü olduğunu ispat etmenin bir cihat olduğu şeklindeki ulema açıklamaları üzerine 1897’de Avrupa’ya gitti ve Paris’te minder güreşinin kurallarını öğrendi. İlk maçını Sabés ile yaptı ve onu yendi. Üç yıl Fransa’da kaldı. Bu dönemde güreştiği dönemin ünlü güreşçilerini yendi. Avrupa’da rakip bulamaz hale geldi. Paris’te bir sirkte, Türk güreşçi Hergeleci Mahmut Pehlivan (İbrahim Mahmut) ile yaptığı ancak polis müdahalesi ile durdurulabilen karşılaşma, gelmiş geçmiş en acımasız güreş karşılaşması olarak hatırlanır.

Avrupa’da büyük ün kazanınca Amerika Birleşik Devletleri’nden organizatörler onu New York’a davet ettiler. Antonio Pierri ve Doublier ile birlikte gittiği ABD’de menajeri William Brady oldu. Bu ülkede yaptığı 33 karşılaşmada yendiği sporcular arasında George Bothner, Ewan Lewis, Dan McLeod, Tom Jenkins vardır. Chicago’da bir karşılaşmada dünya şampiyonu Evan Lewis’i üst üste iki defa yendikten sonra yurda dönmeye karar verdi. Yaptığı güreşlerde yenilmemesi ve heybeti dolayısıyla ABD’de kendisine The Terrible Turk (Korkunç Türk) unvanı verilmiştir.

ABD’ye gelişinden önce hiç yenilgi almayan Yusuf İsmail, 26 Mart 1898’de Ernest Roeber ile yaptığı maçta diskalifiye oldu. Madison Square Garden’da yapılan bu maçta rakibini ringden dışarı atması, Roeber’in öldüğünü düşünen seyircilerin ayaklanmasına ve Yusuf’a karşı linç girişimine neden oldu.

İki rakip, Metropolitan Opera Evi’nde 30 Nisan 1898 günü tekrar karşı karşıya geldi. Aralarındaki itişmelerden sonra menajerlerinin ringe çıkıp müdahale etmesi sonucu olay büyüyüp yine seyirciler arasında bir ayaklanma dalgası olunca karşılaşma iptal edildi ve bu olaydan sonra Opera Evi güreş karşılaşmalarına kapatıldı.

Türkiye’ye dönmek üzere 21 Mayıs 1898’de Fransız bandıralı La Bourgogne transatlantiği ile yola çıkan Koca Yusuf, bindiği geminin 4 Temmuz sabahı New York’un kuzeydoğusundaki Sable Adası’nın 60 mil açıklarında İngiltere bandıralı Cromartyshire şilebiyle çarpışıp batması sonucu tüm yolcular ve mürettebatla birlikte boğularak ölmüştür.

Ölümüyle ilgili üç iddia vardır. İlki kaza sonrasında filikalara binen diğer yolcularla birlikte kurtulmaya çalışan Koca Yusuf’un tutunduğu filikadaki diğer yolcuların onun koca gövdesinin sandalı devireceği korkusuna kapılıp kürek ve baltalarla ellerine vurduğu ellerini çekmeyeceğini anlaşılıncada filikadakiler tarafından baltayla bileklerinin kesildiği ve bu nedenle öldüğü, ikincisi Koca Yusuf’un Amerika’da kazandığı güreşlerin ardından kazandığı paraları kâğıt paralara güvenmediği için altına çevirdiği ve bu altınların ağırlığı nedeniyle okyanusta boğulduğudur. Zira bu altınlar 8000 dolar karşılığı 40 kilo altın anlamına gelmektedir.Üçüncüsü geminin başka bir gemiyle çarpışması sonucu gemi batmaya başladı. Koca Yusuf tam gemiyi terkedecekken gemide bulunan demirlerin altına sıkışan çocuğu ve ona yardım etmeye çalışan annesini gördü. Çocuğu çıkarmak için demirleri tutup kaldırdı ve çocuk çıktıktan sonra tekrar bir yıkım oldu ve demirler üzerine doğru meyillendi. Koca Yusuf bu demirleri bıraksa altında kalıp can verecekti ve o demirleri bırakmayıp okyanusta boğularak can verdi.

Fazlı Köksal 

Sakarya Yenihaber

Yayınlama: 04.07.2020
2.096
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.