Sağlıklı Güçlü Toplum..

NURULLAH AYDIN 1954 yılında Erzurum’da doğdu. İlk ve orta öğretimini İzmir/Karşıyaka’da tamamladı. Erzurum Lisesinden mezun oldu. ODTÜ’de mühendislik eğitimi aldı, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Eğitim Okulu’ndan mezun oldu. Yedek subaylığını Ordu ili Sıkıyönetim Komutan Yardımcılığı’nda Personel ve Adli İşler Subayı olarak yaptı. Tokat, Artova, Zile, Demirözü, Digor ve Tuzluca da hakimlik, Boyabat ve Sivas’ta savcılık yaptı. Ankara Namık Kemal Lisesi’nde Tarih öğretmenliği, Sabah Gazetesi’nde gazetecilik, Sivas Demir Çelik A.Ş. de Teftiş Kurulu Başkanlığı, Ankara Ticaret odasında ve STF holding’de strateji ve hukuk danışmanlığı görevini yürüttü. Başbakanlık Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri Özel İhtisas Komisyonu Siyasi Kriterler Komisyon Üyeliği yaptı. Adalet Bakanlığı Kanun Tasarısı Komisyon Üyeliği görevinde bulundu. 1988 de Yılın Hukukçusu seçildi. 2004’de Yılın Basın Ödülü ve 2005’de Yılın Yazarı Ödülü’nü aldı. Bakü VECTOR İnternational Scientific Centre tarafından Onursal Doktora ve Onursal Profesör unvanına layık görüldü. Ulusal ve uluslararası sempozyum, konferans ve panellerde konuşmacı olarak yer aldı. Bir çok gazete ve dergide köşe yazarlığı, Televizyon program yapımcılığı ve sunuculuğu yaptı. Ulusal TV ve yazılı Medya’da; Anayasa Hukuku, Ceza Hukuku, Uluslararası İlişkiler, İç ve Dış Güvenlik, Siber Casusluk ve İstihbarat konularında yorum ve analizci olarak yer almaktadır. Yurt içi yurt dışı internet sitelerinde, yerel gazetelerde köşe yazarlığı yapmaktadır. 5000’den fazla makalesi yayınlandı. Halen Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisidir. Önde gelen eserleri; 1-İstihbarat ve İstihbaratçı, (2.baskı) İstanbul 2015, Parola yayınevi. 2-Osmanlı İmparatorluğunda İstihbarat, (2.baskı) İstanbul 2015, Parola yayınevi. 3-Türkiye’nin İç ve Dış Tehditlerine Stratejik Bakış, İstanbul 2014, Parola yayınevi. 4-Ajan/casus, Muhbir ve Muhabir, İstanbul 2014, Parola yayınevi. 5-Medya, İnsan hakları ve Demokrasi, İstanbul 2013, Kamer yayınevi. 6-Kişisel ve Kurumsal İletişim Teknikleri, İstanbul 2013, Kamer yayınevi. 7-Türklerin Mührü, (2.bası) İstanbul 2013, Kalem yayınevi. 8-Küresel Güçler, Ortadoğu ve Türkiye, (2.bası) İstanbul 2013, Kalem yayınevi. 9-Türklerin Mührü, İstanbul 2013, Kalem yayınevi. 10-Küresel Güçler, Ortadoğu ve Türkiye, İstanbul 2013, Kalem yayınevi. 11-Kaostan Düzene Egemenler Savaşı, İstanbul 2012, Paraf yayınevi. 12-Küresel Terör ve Terörizm, (2.Bası), İstanbul 2012, Kumsaati yayınevi. 13-Küresel Güç Oyunları, İstanbul 2011, Paraf yayınevi. 14-Küresel ve Ulusal Dönmeler, İstanbul 2011, Paraf yayınevi. 15-Kırmızı Kitap, Milli Güvenlik Politikası, İstanbul 2011, Paraf yayınevi. 16-İşte İstihbarat, İstanbul 2011, (2. Bası) Paraf yayınevi. 17-Osmanlı İmparatorluğunda İstihbarat, İstanbul 2010, Paraf yayınevi. 18-Türkiye’nin Yeni Yol Haritası, İstanbul 2010, Paraf yayınevi. 19-İstihbarat ve İstihbaratçı, İstanbul 2010, Paraf yayınevi. 20-Avrupa Birliği nedir ne değildir, İstanbul 2009, Kumsaati yayınevi. 21-Etkili İletişim Stratejileri, İstanbul 2009, Kumsaati yayınevi. 22-Küresel Terör ve Terörizm(4.bası), İstanbul 2009, Kumsaati yayınevi. 23-Türk Suç ve Ceza Hukuku, (2. bası) Ankara 2009, Adalet yayınevi. 24-Hukuka Giriş/Temel Kavramlar, (2.bası) Ankara 2009, Adalet yayınevi. 25-İşte İstihbarat, İstanbul 2008, Kumsaati yayınevi. 26-Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki, İstanbul 2008, Kumsaati yayınevi. 27-İnsan Hakları, Demokrasi ve Medya, İstanbul 2008, Kumsaati yayınevi. 28-Türkiye’nin Milli Güvenlik Stratejisi, İstanbul 2008, Kumsaati yayınevi. 29-Türk Suç ve Ceza Hukuku, Ankara 2008, Turhan Kitabevi, 30-Türklerin Küresel Güç Doktrini, İstanbul 2008, Kumsaati yayınevi. 31-Hukuka Giriş/Temel Kavramlar, Ankara 2007, Turhan Kitabevi. 32-Küresel Terör ve Türkiye, Ankara 2006, Bilgi Yayınevi. 33-Küresel Terör ve Terörizm, Ankara 2005, Kocacık kitap 34-Küresel Terör ve Terörizm, 2.bası Ankara 2005, Medivizyon basım yayım. 35-Yeni Yüzyıl İçin Ulusal Stratejiler, Ankara 2003, Atlas Yayıncılık 36-Herşey Türkiye İçin, Millî Stratejik Konsept, Ankara 2000, Sözcü yy. 37-Milli Stratejik Konsept, Ankara 1999, Yimder yayınları. 38-Podyum Teknoloji Çağında Yeni Yönelmeler, Ankara 1992, Lale ofset.

    SAĞLIKLI GÜÇLÜ TOPLUM

    Türkiye’de insanlar, cinnet halindedir.  Paranoid şizofren ve epilepsi olanlar etkili ve yetkili. Medya; cinayet, tecavüz, hırsızlık adam kayırma kollama savunma veya nefret suçlarının değişik örnekleri ile dolu. Hemen herkes; televizyon ekranlarında ya da gazete sayfalarında yer alan olayları izledikçe, vay be, ya öyle mi, hayret sözcüklerini söylüyor.

    Güvensizlik her yeri sarmalamış durumdadır. Tıp dilinde paranoid şizofreni denilen hastalık toplumun hemen her kesiminde tipik örneklerini gösteriyor.

    Öylesine ki öncelikle bazı gazeteciler, bazı siyasetçiler, bazı akademisyenler hastalıklı kimlik ve kişiliklerini ekranlarda, gazetelerde yansıtınca,  toplumun farklı kesimlerinde benzer kişilik bozuklukları ortaya çıkıyor. İmaj yansıması, dengesiz, tutarsızlık mesajın algılanmasını doğuruyor.

    Toplumun yüzyıllar boyunca kazandığı hemen tüm değerleri tartışmaya açılıyor. Kültürel bütün ortak değerler alt üst edilmiş durumdadır.

    Kutsal din duyguları, çıkar için olabildiğince tersyüz edilmiş, durumda.

    Demokrasi adına özgürlük adına insanlar, vatandaşını katletme alışkanlığı edinmişlerdir.

    Terör, terörist; eli silahlı olandan daha çok eli kalem tutan, ağzı laf yapan garip tiplerle özdeşleşir hale gelmiş durumda. Teröristlerle mücadele etmesi gerekenler, teröristlerle gizli görüşme içinde.

    Toplumda iyimserliği, sevgiyi, kardeşliği, birlik ve beraberliği sağlamakla yükümlü olanlar, ben ve bana karşı ikilemi ile insanların ayrışmasına neden oluyorlar. Ben ve öteki algısı toplumu sarıyor.

    Adalet kişiye göre işliyor algısı dalgalar halinde toplumda yer etmeye başlamıştır. Yandaş olan ne yaparsa yapsın koruma kalkanına sahipken, karşıt olan her ne gerekçe olursa olsun etkisizleştirilmekte,  itibarsızlaştırılmaktadır.

    Hukuk, hukuk kuralı; benden yana bana karşıt ikilemesine göre işlemektedir.

    Yetki gücün, güç baskının, baskı ayrışmanın, ayrışma çatışmanın itici aracı haline gelmiştir.

    Bazı siyasetçi, bazı medya mensubu ve bazı akademisyenlerdeki bu değişim ve dönüşüm, kimlik ve kişilik sapması olarak ortaya çıkmaktadır. İnsanlık tarihi bu tiplerin örnekleriyle doldur.

    Peki bu kimlik ve kişilik bozulmasını tıp bilimi nasıl tanımlıyor?

    Şizofreni, kişide, sanrılar (hezeyanlar) ve varsanılarla (halüsinasyonlar) karakterize olarak görülen, düşünce ve duygulanım bozukluğu ile ortaya çıkan bir hastalık olarak tanımlanabilir.

    Paranoid şizofrenler, zamanlarının çoğunu hayal kurarak, kendi kendilerine anlamsız şeyler söyleyerek geçirirler. Çevreleri tarafından anlamlandırılamayan garip davranışları vardır. Bu kişiler, kendilerine iltifat edilmesini bile olumsuz yorumlarlar. Kendilerine yardım edilme çabalarını, kendilerinin yetersiz algılanması olarak algılarlar ve bu nedenle geri çevirirler.

    Paranoid şizofrenlerin sanrı olarak tanımlanabilecek bazı düşünceleri vardır. Çeşitli sesler duyduklarını iddia edebilirler ve görüntülerden bahsedebilirler.

    Şizofreni ve epilepsi hastalıkları arasında çift yönlü ilişki bulunduğu belirlenmiş.  Epilepsia dergisinde yayımlanan bir araştırma, şizofreni hastalarının epilepsiye yakalanma olasılığının normal insanlara göre 6 kat, epilepsi hastalarında şizofreni görülme olasılığının ise bu hastalığı taşımayanlara kıyasla 8 kat daha fazla olduğunu ortaya koymuş.

    Tayvan’da yaklaşık 16 bin şizofreni ve epilepsi hastasının katılımıyla yapılan araştırmada, şizofreni hastası bin kişiden 6,99’unda epilepsi görüldüğü saptandı. Şizofreni hastası olmayan grupta bu rakamın 1,19’da kaldığı görülmüş.

    Yine; epilepsi hastası olan bin kişiden 3,53’ünde şizofreniye rastlanırken, epilepsi hastası olmayanlarda görülen şizofreni vakası sayısı binde 0,46’da kalmış.

    Uzmanlar, araştırmanın, iki hastalık arasında “güçlü bir çift yönlü ilişki” bulunduğuna işaret ettiğini belirtiyorlar. Söz konusu ilişkinin, iki hastalığın ortaya çıkışında da “ortak nedenler” olarak nitelendirilen genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerden kaynaklanıyor olabileceği kaydediliyor.

    Türkiye’de ‘de sonuçlar nasıl?  

    Çevremizde bu tiplere dikkat edelim bugünkü kuşak ve gelecek kuşakları sağlıklı kılmak istiyorsak kimlik ve kişilik bozulmasına uğrayan tiplerden uzak tutalım.

     

    Günün Sözü: Sağlıklı güçlü toplum, sağlıklı yöneticilerle sağlıklı aydınlarla oluşur.

    Yayınlama: 04.06.2018
    734
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

    Henüz yorum yapılmamış.