Onların gördüğünü yetkililer göremediler

Önceki gün Geyve bölgesinde yaşananlar sellerle Yüksek Hızlı Tren hattıyla ve D-650 yolu olarak bilinen Adapazarı-Bilecik yolu kapandı.
Bu her iki sel felaketinin yaşandığı yerle ilgili daha önce uyarılar yapılmış, ancak yetkililer hiç dikkat almamış.
Sel felaketinin yaşandığı köylerden biri Dereköy.
Sakarya Nehri’nin kıyısında.
Ortasından küçük bir dere akıyor.
Sözüm ona dereyi ıslah ediyoruz diye daracık hale getirmişler.
Bu yetmemiş, köyün yukarısından geçen yeni Yüksek Hızlı Tren hattı nedeniyle yapılan çalışmalar sırasında derenin üzerine çok alçak bir köprü kurulmuş…
Bu köprü kurulurken, köyün sakinleri bu köprünün yetmeyeceğini ve ormandan gelecek malzemelerle ağzının tıkanacağını söylemişler.
Ben de birkaç yıl önce fotoğraf sanatçısı Seçkin Yılmaz’ın Kırsal Düşü isimli kitabıyla ilgili bir yazı okuduktan sonra köye gitmiştim.
PTT’den emekli tekniker babası Sadettin Yılmaz bu köprünün başına götürmüş ve yanlış yapım nedeniyle köylerini büyük sellerin beklediğini anlatmıştı.
Bu yıl sanırım ikinciye büyük sel yaşanıyor Dereköy’de.
Ocak ayında yaşanan büyük felakette evler, bahçeler sular altında kalmıştı.
Son selde YHT trenlerinin de kullandığı mevcut demiryolu sular altında kaldı.
Yolcular varacakları yerlere otobüslerle ulaştırıldı.
O derenin taşıyabileceği suyu onlarca yıl orada yaşayan köylüler bilir.
Onlara danışmadan böyle ıslah çalışması ve köprü yaparsan olacağı budur…
Bir diğer sel felaketi ise Akıncı Köyü’nde yaşandı.
Akıncı Köyü derelerinin buluştuğu Beşiktaş Deresi’nin Sakarya Nehrine aktığı noktada yaşandı diğer sel…
Orada da dağlardan kopardığı malzemeyi D-650 Karayoluna taşıdı sel…
Yolun ortasındaki beton bariyerler suyun akışını engelleyince de Sakarya Nehri’ne akıp gidecek çamur yolun ortasına birikti.
4 saate yakın yol kapalı kaldı.
Çok basit bir şekilde beton bariyerlerin açılmasıyla açılabilecek yol saatlerce kapalı kaldı.
Oysa o bölgede yaşayan Geyve Boğazı Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği Başkanı Kamuran Tan, o beton bariyerlerin kaldırılması için bir çok kez çağrıda bulunmuştu.
Tan, doğal yaşamdaki hayvanların bu yolu kullanarak Sakarya Nehri’ne geçtiğini belirterek beton bariyerlerin kaldırılmasını önermişti.
Dün de yol kapalı olduğu sırada bu çağrısını yeniledi ama o yolu açmak 4 saat beklenmek zorunda kalındı.
Bazen kendilerini çok büyük makamlarda olduklarını düşünen insanlar, sıradan insanları dinleseler belki bir çok sorun yaşanmayacak…
Ama Kafdağı’nda gezindikleri için olsa gerek gerçekleri bir türlü göremiyorlar…

Kardeşlikler Başkanlarla sınırlı kalmasın

Dün Sakarya ve Kırgızistan’ın Oş şehri arasında Kardeş Şehir Anlaşması imzalandı.
Kırgızistan Türkler’in ata yurdu.
Oş kenti de binlerce yıllık geçmişe sahip bir şehir.
Bu nedenle Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce’yi kutluyorum…
Umarım bu kardeşlik Yüce dönemiyle sınırlı kalmaz…
Bunu niye yazıyorum…
Daha önce de kardeş şehir anlaşmaları imzalanmıştı.
Benim hatırladıklarımdan biri Abhazya’nın başkenti Sohum’du.
Ünal Ozan Belediye Başkanıydı.
Aziz Duran döneminde Hollanda’nın Delf Şehri ile Kardeş Şehir Anlaşması imzalanmıştı.
Delf şehri deprem sonrası Adapazarı’na önemli yardımlar gönderen bir şehirdi.
Adapazarı Belediyesi 2008 yılında Bulgaristan’un Şumen Şehri ile kardeş olmuştu.
Daha sonra bu kardeşlik anlaşması Şumen Belediyesi’nin 1915 olaylarını soykırım olarak ilan edilmesi sonrası iptal edilmişti.
Bildiğim kadarıyla Sohum ve Delf ile imzalanan anlaşmalar halen yürürlükte.
Ancak gereği yapılmıyor.
Kardeşlikler, imzayı atan başkanların dönemleriyle sınırlı kalıyor.
Dileğim Oş ile imzalanan kardeşlik anlaşmasının Ekrem Yüce dönemiyle sınırlı kalmaması, her iki şehrin ilelebet kardeş olarak ilişkilerini sürdürmesi…

Günün sözü
Kendini yanlış hikayede bulursan ayrıl.
Mo Willems 

Yayınlama: 20.06.2019
733
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.