Müftü Erhun; 11 Ayın Sultanı Ramazan’ı İbadetle Geçirelim.

Müftü Erhun; 11 Ayın Sultanı Ramazan’ı İbadetle Geçirelim.

11 AYIN SULTANI

Geyve müftüsü Ali Erhun:”11 ayın sultanı olan ramazan ayını oruç tutup, ibadet ederek geçirelim.”dedi.

Ali ERHUN-Geyve Müftüsü

Ali ERHUN-Geyve Müftüsü

Geyve müftüsü Ali Erhun ramazan ayının gelmesi, orucun başlaması dolayısıyla Merkez camide yaptığı vaazda özetle şunları söyledi:

ORUÇ, BİZE SABRETMEYİ ÖĞRETİR

Mevla’mıza şükürler olsun, 11 ayın sultanı olan Ramazan ayı aramızda. Tam da ihtiyacımızın olduğu bir anda teşrif etti. Manevi dünyamızı imar etmek, gönül dünyamızı zenginleştirmek, kardeşlik duygularımızı pekiştirmek için geldi ramazan.

Biz insanlar olarak; sadece midemize değil, gözümüze, gönlümüze, dilimize, aklımıza oruç tutturup, tam bir imani disiplin içerisinde bayrama kavuşmak için dua etmeliyiz.

Oruç, bize sabretmeyi, azmi, tevekkülü kanaati, kulluğu… öğretir.

VAKİT, İYİLİK VAKTİ

Diyanet İşleri Başkanlığımızın bu yıl ki teması; vakit iyilik vakti. Bu Ramazan ve her zaman evlerden evlere, gönüllerden gönüllere iyilik taşımalıyız. Kimse aç ve açıkta kalmasın. Gönüller Kuran-ı Kerim nuruyla dolsun. Rabbimizin her emrinde bir hikmet vardır. Bu uzun günlerde oruç tutanlarla, mazeretsiz olarak oruç tutmayanlar elbetteki bir değildir.

Mevlam, bizleri günahları bağışlanmış olarak, tertemiz Reyyan kapısından cennete giren, orucun iki sevincini yaşayan bahtiyar kullarından eylesin. Ramazanımız mübarek olsun.

Geyve müftüsü Ali Erhun, oruçla ilgili önemli bilgiler verdi.

ali-erhun-geyve-muftusu-

ORUÇ TUTMAKLA YÜKÜMLÜ OLMANIN ŞARTLARI

İslam’a göre, bireyin sorumlu olmasının temel şartları

*Müslüman olmak,
*Akıllı ve ergenlik çağına ulaşmış olmaktır.

Dolayısı ile bu şartlar oruç ibadeti ile sorumlu olmanın da şartlarıdır. Buna göre, bir kimsenin Ramazan ayında oruç tutmasının farz olması için öncelikle Müslüman ve akıl-baliğ olması gerekir (Kasani, Bedaiü’s-sanai, Beyrut 1997, II, 593-596).

Kimler oruç tutamaz?
İbadetlerle yükümlü olma şartlarını taşıdığı halde bazı özel durumlardaki kimselere oruç tutmama ruhsatı verilmiştir. Ayet-i kerimenin ifade ettiği şekilde; hasta, yolcu ve oruç tutmaya güç yetiremeyecek düşkünlükte olanlar Ramazan’da oruç tutmayabilirler (Bakara 2/185; bkz. Kasani, Bedaiü’s-sanai, II, 609).

Bu durumdaki kimseler oruç tutmayı engelleyen durumları ortadan kalktığında oruçlarını kaza ederler. Sağlığı bundan sonra oruç tutmaya elverişli olmayanlar bir yoksul doyumluğu fidye verirler (Bakara, 2/184).

Annelerin durumu
Oruç tuttuğu takdirde kendisinin veya çocuğunun zarar görmesi muhtemel olan gebe veya emzikli kadınlar da, sağlık durumu oruç tutmak için elverişli olmayanlar arasında değerlendirilmiştir. Bu durumda olanlar da oruç tutmayabilirler. Hatta zarar görme ihtimali kuvvetli ise tutmamaları gerekir. Durumları normale döndüğünde tutamadıkları oruçları kaza ederler .

Çocukların durumu
İbadetlerle yükümlü olmamakla birlikte ergenlik yaşına gelmeyen çocukların alıştırmak maksadıyla namaz kılmaları ve oruç tutmaları söylenebilir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), yedi yaşından on yaşına kadarki sürede çocuğun namaza alıştırılmasını önermiştir (Ebu Davud, Salat, 26).

Hz.PEYGAMBER(s.a.s.) RAMAZAN AYINI NASIL DEĞERLENDİRİRDİ?

Ramazan’da en önemli ibadet, şüphesiz oruçtur. Akıllı olan ve ergenlik çağına ulaşan her müslümana farz olan Ramazan orucunu Hz. Peygamber (s.a.s.) de tutmuş ve “Her kim, faziletine inanarak ve mükafatını umarak ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır” (Buhari, Savm, 6); “Her kim, faziletine inanarak ve mükafatını umarak ramazan ayını ibadetle geçirirse geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, İman, 27) buyurmuşlardır.
Bu sebeple Hz. Peygamber (s.a.s.), Ramazanı ibadetle ihya etmiş, geceleri bazen cemaatle bazen kendi başına Teravih namazı kılmıştır.
Gecelerinde ev halkını da uyandırarak yoğun bir şekilde ibadet ettiği nakledilmektedir (Buhari, Leyletü’l-Kadr, 5).

Ramazan ayı, Kuran ayıdır
Ramazanın son on gününü ise mescidde itikafla geçirmiştir. Ramazan, aynı zamanda Kur’an’ın indirilmeye başladığı ay olduğundan Hz. Peygamber (s.a.s.), bu ayda çokça Kur’an okumuş ayrıca Cebrail ile buluşarak Kur’an’ı birbirlerine karşılıklı olarak (mukabele) okumuşlardır.

Ramazan ayı, hayır ayıdır
Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Ramazan’da sadaka ve hayırlara da ağırlık verdiği nakledilmiş ve esmek için engel tanımayan bereketli rüzgardan daha cömert davrandığı şeklinde bir benzetme yapılmıştır (Buhari, Bed’ü’l-Vahy, 5). Dolayısıyla Ramazan, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in her türlü ibadeti çokça yaptığı bir aydır.

ORUCA NİYET NE ZAMAN YAPILIR?

Oruca kalben niyet etmek yani ertesi günü oruçlu geçireceği niyet ve bilincine sahip olmak yeterlidir. Niyeti dil ile ifade etmek ise mendup görülmüştür.

Ramazan orucu ve belli günlerde tutulmak üzere adanan oruçlar ile bütün nafile oruçlar için niyet etme vakti güneşin batması ile ertesi gün tepe noktasına gelmesi öncesine kadarki süredir.

Bu oruçlara ait niyetin fecr-i sadıktan (tan yerinin ağarmasından) sonraya kalabilmesi, fecr-i sadıktan sonra bir şey yiyip içilmemiş, oruca aykırı bir şey yapılmamış olması ile kayıtlıdır. Aksi takdirde gündüzden niyet geçerli olmaz (Kasani, Bedaiü’s-sanai, II, 581).

Ramazan orucu ve belli günlerde tutulmak üzere adanan oruçlar ile bütün nafile oruçlar için mutlak niyet yani, mesela “yarınki günün orucunu tutmaya…” şeklinde niyet etmek yeterlidir. Ancak niyeti geceden yapmak ve mesela “yarınki Ramazan orucunu tutmaya…” şeklinde tutulacak orucu belirtmek daha faziletlidir.

Ramazan orucunun her günü için ayrı ayrı niyet etmek gerekir. Çünkü araya oruçlu bulunulmayan geceler girmektedir.

Kaza oruçları ile keffaret ve mutlak nezir oruçları için niyet etme vakti, gün batımından itibaren fecr-i sadığa kadarki süredir. Fecr-i sadığın başlamasından itibaren yapılan niyet geçerli olmaz. Bu tür oruçlara niyet ederken “falanca günün kazasına…” “falanca keffaret orucuna…”, “falanca adak orucuna…” diye belirtmek gerekir.

Şafii mezhebine göre niyet

Şafii mezhebine göre nafile orucun dışındaki oruçların niyeti geceden yapılmalıdır. İmsak vaktine kadar oruca niyet edilmemiş ise o gün oruca niyet edilmemiş sayılır. Nafile oruçlara ise zeval vakti öncesine kadar niyet edilebilir (Şirazi, el-Mühezzeb, II, 598- 600).

SAHUR YEMEĞİNİN DİNDEKİ YERİ ve ÖNEMİ NEDİR?

Sahur yemeği, oruç tutacak kişilerin imsak vaktinden önce gece yedikleri yemektir. Hz. Peygamber (s.a.s.) sahura kalkmış ve ümmetine de tavsiye etmiştir (Buhari, Savm, 20).

Hz. Peygamber (s.a.s.), hadislerinde sahur yemeğinin “bereket” (Buhari, Savm, 20) ve “mübarek gıda” olduğunu (Ebu Davud, Savm, 16) ayrıca sahur yemeğinin, Müslümanların orucu ile ehl-i kitabın orucu arasındaki en önemli farklardan biri olduğunu belirtmiştir (Müslim, Sıyam,
.
Hz. Peygamber (s.a.s.)’in sahurla ilgili söz ve uygulamalarından hareketle fakihler sahura kalkmanın ve sahuru geciktirmenin sünnet olduğunu söylemişlerdir (Kasani, Bedaiü’s-sanai, Beyrut 1997, II, 632).

Alimler, sahurun oruca dayanma gücü verdiğini, maddi manevi bereketlere vesile olacağını bildirmişler; hadislerdeki “maddi bereketi”, Allah’ın sonsuz cömertliği ile sahura kalkanlara mükafat olarak verdiği rızık genişliği ve malda bereket ihsan etmesi; “manevi bereketi” de ecir ve sevap vermesi olarak anlamışlardır.

Çünkü kişi sahura kalkmakla seher vaktini uyanık geçirmiş ve bu vakitte hem dua hem de istiğfar etmek suretiyle cennet ehlinin özelliklerine sahip olmuştur (Zariyat 51/18). Bu şekilde manevi lezzetlerle başlanan oruç daha canlı, daha şevkli tutulur. Bu tür maddi-manevi bereketleri olan sahur ihmal edilmemelidir.

ORUCU BOZAN ŞEYLER NELERDİR?

Orucun temel unsuru ve anlamı, yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmak, nefsi bunlardan mahrum bırakmak olduğu için, oruçlu iken bunlar ve bu anlama gelecek davranışlar orucu bozar.

Yemek ve içmek, yenilip içilmesi mutat olan her şeyi kapsamı içine alır.

Sigara, nargile gibi keyif veren tütün kökenli dumanlı maddeler ile uyuşturucular ve tiryakilik gereği alınan tüm maddeler oruç yasakları kapsamına girer (İbn Abidin, Reddü’l-Muhtar, Beyrut 2000, II, 394). Her ne sebeple olursa olsun, ağızdan alınan ilaçlar da aynı hükme tabidir

ADET GÖREN KADINLAR ORUÇ TUTABİLİR Mİ?

Kadınlar adet döneminde oruç tutabilirler mi? Bu esnada tutulmayan oruçların durumu nedir
Kadınların adet (ay hali) dönemlerinde, -temizleninceye kadar- cinsi ilişkide bulunmaları, namaz kılmaları, oruç tutmaları ve Kabe’yi tavaf etmeleri yasaktır.

Kadınlar özel hallerinde kılmadıkları namazı kaza etmezler, fakat tutmadıkları oruçlarını temizlendikleri zaman kaza ederler (Şafii, el-Ümm, I, 130-131; Sahnun, el-Müdevvene, I, 49; Merğinani, el-Hidaye, I/30-32; İbn Kudame, el-Muğni, I, 198; İbn Abidin, Reddu’l-muhtar, II/371).

Hz. Peygamber birçok hadis-i şerifte hanımların hayız dönemlerinde oruç tutmayacaklarını beyan etmiştir (mesela bkz. Buhari, Hayız 6; Savm 41; Müslim, İman 132).

Hz. Aişe de kendisine, neden adet gören bir kadın, temizlendikten sonra adet günlerinde kılmadığı namazları kaza etmiyor da tutmadığı oruçları kaza ediyor? ‘ diye soran Muaze adlı hanıma: “Sen Haruriyye’den (Haricilerden) misin?” demiş; bu kadının: “Hayır, Haruriyye değilim, ama (öğrenmek için) soruyorum.” cevabı üzerine de, Hz. Aişe: “Vaktiyle bu iş bizim başımıza geldiğinde, orucu kaza etmekle emrolunduk, namazın kazasıyla emir olunmadık.” (Müslim, Hayız, 76-69) demiştir.

AKŞAM EZANI ERKEN OKUNURSA NE OLUR?

Akşam ezanının yanlışlıkla bir iki dakika erken okunmasından dolayı orucunu açan kimsenin ne yapması gerekir?

Kur’an-ı Kerim’de oruç vaktiyle ilgili olarak “Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun.” (Bakara, 2/187) buyrulmaktadır.

Özellikle büyük yerleşim birimlerinin en doğusu ile en batısı arasındaki zaman farkından dolayı akşam vaktinin temkin payı içinde kalması söz konusu olacağından, yanlışlıkla bir iki dakika önce okunan ezanla oruçlarını açmış bulunan Müslümanların oruçlarını kaza etmeleri gerekmez. Bu sürenin temkin süresinden daha uzun olması halinde ise oruç bozulur ve kaza edilmesi gerekir

ŞEKER HASTALARI NE YAPACAK?

Şeker hastalarının uyguladıkları insülin iğnesi orucu bozar mı?

İğnenin orucu bozup bozmayacağı, kullanılış amacına göre değerlendirilebilir. Ağrı dindirmek, tedavi etmek, vücudun direncini artırmak, gıda vermek gibi amaçlarla enjeksiyon yapılmaktadır. Gıda ve keyif verici olmayan enjeksiyonlar, yemek ve içmek anlamına gelmediklerinden orucu bozmazlar.
Ancak gıda ve/veya keyif verici enjeksiyonlar orucu bozar (Din İşleri Yüksek Kurulu 22. 09. 2005 Tarihli Karar).
Şeker hastalarının kullandıkları insülin iğnesi bu nitelikte olmadığı için orucu bozmaz.

DOKTOR, ORUÇ TUTMA DERSE NE YAPMALI?

Diğer yandan ehil doktorların, oruç tutmasının sağlık açısından zararlı olacağı teşhisini koyduğu bir hasta, Ramazanda oruç tutmayabilir. Böyle bir kişi, Ramazan ayının her günü için birer fidye verir.

İnsüline bağımlı olarak yaşayan hastaların da oruç tutmaları sağlıklarına zarar veriyorsa oruç tutmayabilirler. Tutamadıkları oruçlarının sayısınca her gün için bir fidye verirler.

TELEVİZYONDAN KURAN DİNLEMEK

Televizyon veya cd’den mukabele dinlemekle hatim yapılmış olur mu?
Hatim, Kur’an’ın başından sonuna kadar Arapça olarak okunarak bitirilmesidir. Televizyon veya cd’den okunan bir mukabeleyi takip etmek veya dinlemek sevaptır. Ancak bu durumda kişi okunan mukabeleyi sadece dinlemekle yetinirse, Kur’an dinlemiş olur.

Hatim yapmış olmak için Kur’an’ın bizzat tilavet edilmesi/okunması gerekir. Ancak kişi mukabeleyi takip esnasında aynı zamanda okursa hem dinlemiş hem de hatim yapmış olur.
(Bu bilgiler Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun görüşleri doğrultusunda hazırlanmıştır.)

Mehmet AYDOĞAN

Yayınlama: 20.06.2015
Düzenleme: 25.06.2015 23:43
625
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.