İbrahim Açılan

GÖZLER   Gözler   Bazen yeşil, bazen siyah, Bazen dilden dökülen âh, Bazen hüzzam, bazen segâh, Nağme olur dilde gözler.   Kadehte lâl rengi şarap, Gönülleri eder harap, Mecnunlara sonsuz serap, Leylâ olur çölde gözler.   Aşkın duyulmamış sözü, Aslı’nın,...
BİSMİLLÂH Bismillah   Hakk’ın ateşiyle yanmışsan dostum, Ölüm, ölümsüzlük Bismillah’ıdır. Badeyi içip de kanmışsan dostum, Ölüm, ölümsüzlük Bismilâh’ıdır.   Uzatmışsan gariplere elini, Kem sözlerden sakınmışsan dilini, Çağlatmışsan gözlerinin selini, Ölüm, ölümsüzlük Bismillâh’ıdır.   Hak için dökmüşsen gözün yaşını, Paylaşmışsan iki...
BİR 30 AĞUSTOS Kİ Murad Hüdavendigâr’ın Şehid edildiği topraklarda, Balkanların kanayan yarası, kaynayan kazanı Kosova’dayız.  Prizren’de, Doğru Yol Derneği’ni ziyaret edeceğiz. Doğru Yol Derneği Türklerin kurduğu ve çok eski bir dernek. 1951 yılında kurulmuş. Tam bir kültür ve sanat derneği. Kosova...
GERİDE KALAN Geride Kalan   İki damla düştü gözlerimden gurup vakti, Ve kanadı deniz. Yorgun çizgiler indi sulara, Her dalga, vurgun yemiş yüreğimden bir iz…   Martılar dillendirdi hasretimin sesini Çığlık çığlık, avaz avaz. Dalgalar serildi kumların ayaklarına, Her köpükte...
HASTAHANE KORİDORLARI    Hastahane Koridorları Gönülden kulak ver, neler anlatır Ah şu hastahane koridorları. Buz tutmuş kalpleri bile ağlatır, Ah şu hastahane koridorları.   Yan yana oturur  yaşlısı, genci, Bir umut uğrunda hepsi dilenci, Sağlıklıysa, gör ondaki sevinci, Ah şu hastahane...
GÜL GÖNÜLLÜ İNSANLAR Bize ne oldu böyle bilemiyorum. Bir bencillik, bir neme lazımcılık sarmış etrafımızı, bir benlik kaplamış içimizi ne yazık ki. Tok, açın halinden anlamıyor, komşunun komşudan haberi yok. Yan yana iki kapının birinden cenaze çıkarken diğerinde düğün yapılabiliyor....
DAVULCULARIN  ÇİLESİ      Her Ramazan gelişinde büyük bir mutluluk, biraz hasret, biraz da o günlerin ve güzelliklerin burukluğu kaplar içimi. Yatağın baş ucuna konan bayramlıklar, yarı uykulu bayram namazları ve elde poşetlerle  kapı kapı gezilerek toplanan bayram şekerleri sisler arasından yavaşça...
YİĞİT CAN  YİĞİT CAN Helâlinden olsun ekmeği, suyu, Her sofraya oturulmaz yiğit can. Mert olmalı buyur edenin soyu, Her sofraya oturulmaz yiğit can.   Yetim hakkı konmamalı tabağa, Mazlumu soyarak olunmaz ağa, Haram yiyip girme kara toprağa, Her sofraya oturulmaz...
ELİF OLMALI ELİF OLMALI   Dost yurdundan selam getiren yelin, Özü Elif, sözü Elif olmalı. Vuslat ummanına götüren selin, Özü Elif, sözü Elif olmalı.   Ahirden muştular veren evvelin, Hazan vurup daldan düşen gazelin, Gönlümüzde otağ kuran güzelin, Özü Elif,...
GELSİN HELE Gelsin Hele   Erir yüce dağın buzu, Ele bahar gelsin hele, Coşup oynar koyun, kuzu, Yele bahar gelsin hele.   Kucaklaşsın al, yeşil, mor, Can, düşünü hayıra yor, Yollar ırak, beklemek zor, Söyle, bahar gelsin hele.   Gizliyi...
NE MUTLU                                ( Yahya Çavuş ve silah arkadaşlarının aziz hatıralarına) Ey yiğit, gurur duy akan kanınla, Ay – yıldızla kardeş oldun, ne mutlu. Sahabeyi hayran kıldın şanınla, Muhammed’le yoldaş oldun, ne mutlu.   Duydun, dara düşmüş cennet vatanın. Kanında şek...
BANA NE (At, eyerden değerli olmalıdır / Mevlâna) Sabrın kutlu ipine çile dizilmiyorsa, Suallerde sırların sırrı sezilmiyorsa, İçinde “Ya Hu” deyip dostla gezilmiyorsa, Saraydan, kâşaneden, harabattan bana ne. Yusuf’un kuyuları makam bilinmiyorsa, Bir Şirin’in uğrunda bin dağ delinmiyorsa, Cânân el...
BİZ Kİ BİZDEN ÖTEYİZ Biz ki bizden öteyiz, ahvalimiz kim bile, Zemheride meyveye durur kuru dalımız. Dikene yâr demişiz, bakmayız gonca güle, Kovan, petek gerekmez, talan olsun balımız. Dikenlerin bağında bağban olmak dilerken, Gözümüzün yaşını bin şükürle silerken, Hüzzamlarla ağlayıp,...
GÜLÜN SIRRI HÂRDADIR Gül sırrını bilmeye bağban olmak gerekmiş, Sevdayı sözde değil, özde bulmak gerekmiş, Amaçsız solmak değil, gönle dolmak gerekmiş, Ömürde aradığın gönüldeki vardadır, Sanmayın gülzârdadır, gülün sırrı hârdadır. Gülşen neymiş, bülbül ne, biri laf, biri yalan, Mecnun garip...
      AŞK   Dediler üç harfle anlat dünyayı, Osman’ın gördüğü kutlu rüyayı, Leylâ’da Mevlâ’yı bulan sevdayı, Dedim, “ Üç harf AŞK’tan gayrı ne ola”?           Anın’çün İbrahim nâra gidermiş,         Oğlu İsmail’i kurban edermiş,         Mansur öz canını dara...