Hüznü Yarıladı, Sağanak !

Hüznü Yarıladı, Sağanak !

Hüznü Yarıladı, Sağanak !

Bir adım ötemde atamadığım hüzün buharı

Soluk tenimde saklı rengi

Bir yudum sevdada boğulduğumdan beri

Bu elem bu cefa

Yürek yanığı deneni gelip bir de bana sor.

 

Ne öfke var dilimde ne de sitem bağrımda

Gündönümüne rast geldiğimden beri

Görmez oldum gün yüzü;

Sükût sanma ki ikrardan,

Şükür ettiğim kanaatten

Nizamı serkeş kaleler sanma ki israftan.

 

Hüznü yarıladı sağanak

Ömrü tamamladı diğer yandan

Kapıştı şeytan ve evren.

Öldürüldüm günbegün

Haramdı gıybet ve nefret yüklü tezahürü beşerin

Gönül düşkündü aşka hem de ezelden.

 

Gizemi belki de ayracı ömrün

Hele ki yitik sevdalar düş bildiğim

Garip mizacın hem de nasıl, kabul et gönül

Yüreğin sevmeye olan özlemi  değil mi,

Hele ki girdabı belki de o yaşanan o bedelli sürgün.

 

Yetmedi yetemedi hiçbir katresi

Silmedi de gözümdeki yaşı

Günlerden bir gün, diye başladı hikâye:

Gündönümü gönül seğirtirken acemice:

Gıyabında süzülen üç beş cümle:

Ha bugün ha yarın, demek kadar yalın

Süzgün bir ömrün kim bilir kaçıncı perdesi

Elimde kalem yüreğimde hüzün

Cebelleştiğim ne varsa günbegün.

 

İnancı baki kılan tek gerçek

Gerisi teferruat inan ki.

Sırdaş düşler tek teselli

Kıyısındayım ömrün belki de çok uzağında,

Külliyen yalan aşk denilen

Girdabında verilen hükmün

Alabildiğine sancılı ölüm:

Yaşarken gömülen hislerim,

Görmezden gelinen perde arkası benliğim

Demlenirken usul usul.

 

 

Yayınlama: 07.12.2016
865
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.