Herkes İçinde Başka Bir Şey Bulabilir…  

Berzah Güneş Kimdir? Yakın Doğu Üniversitesinde öğretim görevliliği yapmaktayım. Uzman Klinik psikoloğum. Aslen Sakarya'lıyım.

    Herkes İçinde Başka Bir Şey Bulabilir…  

    Bayram sonrası biraz, çok az ara verdikten sonra öyle içimden geldiği gibi yazmak istedim bu kez. Psikoloji, sosyoloji ya da bilimsel bir şeyler karalamaktan ziyade hepimizin içinde, derinlerinde sakladığı, sadece cevap bulmak için birileriyle paylaştığı, isyan ettiği, mutsuz olduğu meselelerin aslında kişiye ne hissettirdiği ya da neden hiç güvenip inanmadığı kişilere anlatma ihtiyacını düşünüyorum birkaç zamandır… Bunun dışında sabretmek üzerine düşünüyorum. Mesela sabırla tahammülü karıştırdığımız, hırsla da azmi karıştırdığımız gerçeği…  

    Biraz da kendimizi başkalarıyla kıyaslamamız hakkında düşünüyorum. Bu tıpkı bir limon ağacının bir hurma ağacıyla kendisini kıyaslaması gibi… Aslında ikisi bambaşka yaratılışlar, biri diğerine göre hızlı büyüyor, diğeri ise daha leziz meyveler veriyor ama günün sonunda ikisini de seven ya da sevenler bulunuyor bu hayatta… 

    Biz başkalarının hayatlarında neyiz? Başkalarının hissettirdiği, başkalarının ettiği yanlış muamelelerdeki kişi miyiz? Biri size ‘yetersizsin’ dediğinde böyle mi hissediyorsunuz? Çok özenle davrandığınız ikili ilişkilerinizde hep manipüle mi ediliyorsunuz? Eminim o siz değilsiniz ama öyle hissediyorsunuz. Çünkü sizin doğrunuz bir başkasının yanlışı olabiliyor, sizin affetmeye değer bulmadığınız mesele, karşı taraf için yıkıcı bir hamle kabul edilebiliyor… 

    Bazen aradığımız soruların cevapları sadece kendimizde oluyor. Birçok deneyimim sonucu bunu öğrendim. Bazen en yakınlarınızdan bile duymak istediğinizi duyamayabiliyorsunuz. Belki de o noktada bu hayatta olma gayenizi, yalnızlığınızı, yaptıklarınız, yaşadıklarınız, doğru ya da yanlışlarınız, evveliniz ve ahirinizin ‘sadece sizi ilgilendirdiği gerçeği’ ve bu oyunda yapayalnız olduğunuzu kazımış oluyorsunuz derinlerde yüreğinizin, aklınızın bir yerlerine… Hayat bu olsa gerek diyorsunuz, yeni imtihanlarla, yeni deneyimlerle ve sorunlarla bu hayat varlığını sürdürüyor ve bizim kişisel deneyimlerimiz hayat boyu sürmeye direniyor, istemesek de… 

    Tam her şey tamam derken, yeni bir yol ayrımı başlıyor, bocalıyoruz, hata ettiğimizi düşünerek, kendimizi affedemiyoruz bir süre, sonra yine kendimizi sarıp sarmalayıp, bu ruh ve bedenle yaşam mücadelesine devam ediyoruz, yine istemesek de… 

    İnsan olarak neden bu kadar çok onaylanmaya ihtiyacımız var? Sevilmeye ihtiyacımız var? Düşünün tüm ihtiyaçlarınız karşılandığında ya da siz buna maddi güç deyin, günün sonunda hepimizin o basit ama insani hislere ihtiyacı oluyor. Sevilmek ve sevmek, güvenmek ve güvenilmek, değer görmek, değer vermek… Bunlar tek taraflı olduğunda ise beklenti halinde havada asılı bekliyor bu gereksinimlerimiz. O noktada bocalıyoruz, yanlış bir şeyin içinde olup olmadığımızı sorguluyoruz, kendimizi eleştiriyoruz ve yukarda bahsettiğim gibi, o kimsede var olmayan cevapları arıyoruz.  

    Bırakın gelen kendi gibi gelsin, sizi de olduğunuz gibi sevsin sarmalasın. Büyük emekler harcamadan, birleşip bereketlenerek, kenetlenerek, bu yalnız hayat yolculuğunun yükünü birbirinizde hafifleterek gelsin. Elinizden tutup ‘hadi’ diyebilsin. Kendimizi sorgulamayalım artık, ‘ben buyum’ diyebilelim. Sizi isteyen sizinle kalıcaktır, ‘herşeye ramen’. Bir sözle bitireyim… 

    Kabuğu kırılmış sedef sakın seni üzmesin, içinde inci vardır. Ona ancak böyle ulaşılabilir…

    Yayınlama: 13.06.2019
    1.014
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

    Henüz yorum yapılmamış.