Geyve’nin Yanı Başı….

Fatma Dişli kimdir? 1972 yılında Sakarya ili, Geyve ilçesi, Alifuatpaşa kasabasında doğmuştur. Cumhuriyet ilkokulu ve ardından Alifuatpaşa ortaokuluna gitmiştir. İstanbul’da Çamlıca kız lisesi, sonrasında İstanbul üniversitesi, İngilizce İşletme fakültesini bitirmiştir. 2013 yılında İngilizce işletme yüksek lisansı yapmıştır. Halen İstanbul’da, Hazar Eğitim kültür ve Dayanışma Derneğinde gönüllü olarak,sosyal sorumluluk faaliyetlerinde çalışmaktadır. İki kız çocuğu annesidir. e-mail:[email protected]

    GEYVE’NİN YANI BAŞI

    İstanbul’da oturup da, Sultanahmet camisini, Ayasofya’yı, Yerebatan Sarnıcı’nı görmeyen öyle çok insan var ki… Kız Kulesine nazır kahvesini yudumlamamış, Süleymaniye camisinde bir bayram namazı kılmamış, Ramazan’da Üsküdar’da Valide Sultan camisinde teravih namazını eda etmemiş, Salacak’tan Topkapı Sarayının üzerinde batan akşam güneşinin kızıllığını seyretmemiş… Hatta  “Japon, İspanyol, Alman turist gelip görüyor da, biz şuradan şuraya gidip görmüyoruz.”  diyenler, kendi kendilerini hicvedenler…

    Taraklı ve Göynük Geyve’nin yanı başında… Eğer kendi çevrenize turistler kadar bile ilgili değilseniz, hala buraları ziyaret etmeyenler varsa aranızda, bu yazı özellikle onlar için. Tarihimizi, kültürümüzü hatırlamak için… Yanı başımızdaki güzelliklerden haberdar etmek için…

    Mimar Sinan’ın, beş asır öncesinden selam veren eserine kayıtsız kalamazsınız ki! Taraklıda Yavuz Sultan Selim’in sadrazamı Yunus Paşa’nın, Mimar Sinan’a yaptırdığı Kurşunlu Camisinde bir vakit namaz kılmadan olur mu hiç! Bunca zaman, bunca depreme rağmen, hiç hasar görmeyip, ayakta kalan caminin sırrını öğrenmeden olur mu?

    Aynı yıllarda inşa edilen, onun yanı başındaki hamamda ısınan suyun buharıyla caminin yerden ısıtıldığını öğrenmek… Atalarımızın zekâsına hayran olmamak ne mümkün! Bir kere de cami yapsınlar da yanında hamam olmasın! “Temizlik imandandır!” sözü daha güzel nasıl anlatılabilir, nasıl gösterilebilir?

    Bu kadar güzel bir gök kubbe altında, ancak bu kadar güzel mimari yapılar yapılabilirdi. Atalarımız bunu becerdi, biz torunları ne kadar mahcup olsak az! Şehrin beton kuleler görünümlü manzarası insan ruhuna ne katabilir? İnsan ruhu sadelikten, huzurdan yana. Pencerenizi açtığınızda, içeri dolan rüzgâr, bahçedeki çiçeklerin kokusunu taşımıyorsa, huzurdan bahsedemeyiz ki… Pencereden baktığınızda, en az bir meyve ağacı görmüyorsanız bahçenizde, yani “Bir dikili ağacınız yoksa” şu fani dünyada… Yaşam gücü, enerjisi nereden gelecek insana?

    Sokaklarında dolaştığınız bir mekân, size oradaki yaşanmışlıkları, oranın kültürünü anlatmıyorsa, insanının hikâyesi hakkında ipuçları vermiyorsa, bir mekânı diğerinden ayıran nedir o zaman? Bir yörenin hikâyesini sadece orada geçmişi olanlar yazabilir. Tıpkı benim yazılarımda Geyve’yi anlatmam gibi… Buranın hikâyesini yazanlar da Manavlar… Tıpkı Göynük gibi… Ak Şemseddin Hazretlerinin mekânı olan Göynük gibi…

    Kendisinin müridi olmak isteyen Fatih Sultan Mehmet’e “Tekkenin müride ihtiyacı yok ama bu toprakların Sultan’a ihtiyacı var.” diyerek reddeden Fatih’in hocası, fazilet sahibi, hikmet sahibi insan… Verdiği cevap bile, Onun nasıl büyük bir hoca olduğunun başlı başına kanıtı.

    Göynük duvarları maneviyat büyüğünün nasihatleriyle dolu. Şükrü, edebi, terbiyeyi salık veren… Paylaşmayı, kardeşliği öne çıkaran nasihatleriyle… Mübarek Ramazan ayı yaklaşırken, bu öğütlere de yakın olmak, hayatımıza geçirebilmek dilek ve duasıyla, “Hayırlı Ramazanlar”

     FATMA DİŞLİ

    Yayınlama: 07.05.2018
    Düzenleme: 09.05.2018 10:19
    1.441
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

    Henüz yorum yapılmamış.