Bu Katliama Kim Dur Diyecek…

Bu Katliama Kim Dur Diyecek…

Geyve’de bulunan taş ocakları, çevre kirliliğine yol açıyor. Geyve Boğazı boyunca ve İhsaniye Köyünde  dağlardan taş çıkarılan ocaklardan dolayı, köylüler mahsul alamaz hale gelirken, dere yatakları çamur akıyor.

Geyve Ölüme Gidiyor

Geyve Boğazı’nda bulunan taş ocakları büyük çevre katliamı gerçekleştiriyor. Geyve Boğazı boyunca bir çok noktada kurulu olan taş ocakları, çıkan tozdan dolayı doğayı adeta katlederken, köylülerin tarlalarındaki mahsullerde yüzde 70’e varan oranlarda zarar görüyor.

Ocaklardan çıkan dev toz bulutlarından etkilenen ağaçlar kururken, bazı hayvanlar da oluşan tozdan etkileniyor. Üzeri toz bulutu ile kaplanan canlılar sıcağın etkisi ile kavrulurken; taş ocaklarındaki usulsüz patlatma işlemlerinden dolayı da yaşam alanlarında büyük tahribatlar oluşuyor.

Tehdit edildiler

Geyve İlçesi İhsaniye Köyü mevkiinde bir firmaya ait olan taş ocağına karşı köylülerin başlattıkları hukuk mücadelesi ise 2 yıldır devam ediyor. Köylüler, dava açtıkları firma temsilcilerinin kendilerini tehdit ettiklerini iddia ederken; tehditlere aldırmadan topraklarını korumak için mücadelelerine devam edeceklerini kaydediyor.

Firmaya dava açan köylülerden Bayram Yılmaz, taş ocağının faaliyetine başladığı günden bu yana ekinlerinden verim alamadıklarını ifade ederken, toz bulutlarından dolayı da doğanın büyük tahribata uğradığını kaydediyor. Gece yarısına kadar devam eden patlatmalardan dolayı ortaya çıkan tozun sürekli üzerlerine yağdığını kaydeden Yılmaz, “Dışarı çıkamıyoruz. Sürekli toz yağmuru altındayız. Gece gündüz yapılan dinamit patlamaları ile sürekli depremler yaşıyoruz. Hayvanlarımız bile bu tozdan zarar görüyor. Üzerlerine toz yağan hayvanlarımız sıcakta kavruluyor. Çok sayıda hayvanımız bu şekilde telef oldu” dedi.

Taş ocağı bir köyü göçe zorladı

Köyde yaşayan Mürsel Yiğit ise tozun, ekin ve mahsullerini yaktığını söylerken, toz yüzünden köylerini ve topraklarını terk etme aşamasına geldiklerini ifade ediyor. Devlet makamlarına tüm dilekçeleri vermelerine rağmen yaşanan bu katliama herkesin seyirci kaldığını vurgulayan Yiğit, “Patlamalardan dolayı hamile kadınlar korkuyor. Birkaç kez sakat doğumlar oldu. Çok sayıda insanımız köyü terk etmek zorunda kaldı. Şu an köyde sadece yaşlılar kaldı. oda topu topu 14-15 hane kadar. Taş ocağı yüzünden insanlar evini terk edip gitmek zorunda kaldılar” diye konuşuyor.

Boğuluyoruz

Köyde yaşayan Hediye Tetik de, yaşanan çevre felaketine adeta isyan ediyor. Fındık toplamaya gittiklerinde tozdan boğulduklarını dile getirirken; patlamalarda adeta deprem etkisi yaşadıklarını söylüyor. Üç yıl önce taş ocağının yanında bulunan tarlalarına giderken bir patlama esnasında 5 metre yakınlarına dev bir kaya parçasının düştüğünü ve üstlerine gelse öleceklerini söyledi. Taş ocaklarının çevre katliamının diğer boyutunda ise dereler yer alıyor. Taş ocağının yanından geçen ve moloz yığınlarının döküldüğü dere yatakları kururken, dere yatağı ise adeta bir enkaz yığınını andırıyor. Derenin getirdiği moloz yığınlarından dolayı ciddi toprak kaymaları yaşanırken, doğanın ekolojik dengesi zarar görüyor.

Tarım ölüyor

Dere kenarında bulunan fındık bahçeleri yaşanan çevre faciasından dolayı yok olma noktasına gelen Şükrü Işık’ta taş ocağına karşı hukuk mücadelesi başlatan köylülerden. Işık, dere yatağının kenarında yer alan bahçelerinin kış aylarında sular ile birlikte gelen moloz yığınlarından dolayı yok olduğunu ifade ediyor. Toz sorununun dışında birde derelerin bu hale gelmesinden dolayı yeşili kaybetme noktasına geldiklerinin altını çizen Işık, “Daha önce yılda 2 ton fındık aldığım bahçemden şimdi sadece 750 kilogram fındık alabiliyorum. Ona keza kayısı bahçelerimde ayını durumda. Bizim kendi ellerimizle baktığımız bahçelerimiz bile bu halde iken doğanın ne hale geldiğini siz düşünün” diye konuşuyor.

Bitki türleri yok oldu

Geyve Sulh Hukuk Mahkemesi’nin atadığı bilirkişi heyetinin raporu ise facianın boyutlarını gözler önüne seriyor. Taş ocağının çevresinde bulunan orman arazilerinin tabakasının üzerini kum ve çakıl birikintisinin kapladığı tespit edilen raporda ayrıca taş ocağının bulunduğu alanın ekolojik yapısının bozulduğu açıkça ifade ediliyor.

Raporda ayrıca, taş ocağının çevresinde bulunan arazilerdeki bitki türlerinin azaldığı ve bazılarının tamamen yok olduğu, orman arazileri içinde yaşayan hayvanlarında yaşam ortamlarının bozulduğu tespit edildi.

Ağaçlar fotosentez yapamıyor

Raporda sonuç olarak, “Taş ocağından verilen atık malzemenin taş ocağı çevresindeki bitki örtüsüne, toprak yapısına, su kaynağına, hava kalitesine, tarım alanlarına ve canlı tabiatlarına olan zararlı etkileri gözlemlenmiştir. Taş ocaklarından çıkan toz ve duman aşırı derecede hava kirliliğine sebep olmakta, bu ocakların tarım arazilerine ve ormanlık sahalara yakın olması sebebiyle de bu alanlar tehdit altına girmektedir. Arazilerin temizlenerek davacıların zarar ve ziyanlarının karşılanması ve gerekli çevre koruma önlemlerinin alınması gerekmektedir” diye kaydedildi.

Ziraat Mühendisleri tarafından hazırlanan raporda ise tehlikenin boyutları daha net bir şekilde ortaya çıktı. Tozdan dolayı ağaçların fotosentez yapamadığı kaydedilen raporda, taç ocağı çevresindeki birçok arazide tarımın artık ekonomik olarak yapılamayacağı vurgulandı.

KAYNAK:www.sakaryarehberim.com

Yayınlama: 13.07.2012
Düzenleme: 19.07.2012 12:23
1.984
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Yorumu Cevapla [ Yoruma cevap yazmaktan vazgeç ]

Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum
  1. misafir dedi ki:

    BENİM DUR DEMEYECEĞİM KESİN.ÇÜNKÜ YETKİ VE PARA MESELESİ