Geyve Boğazında Şehit Çobanı Anma Yürüyüşü Yapıldı
Şehit Çobanı Anma Yürüyüşü Yapıldı
Geyve Boğazı Akıncı Vadisinde Şehit Çobanı Anma Yürüyüşü Yapıldı.
Sakarya Akıncı Köyü Vadilerini ve Şelalerini Yaşatma Derneği Doğasevenlerle birlikte Doğa Düşmanlarına Gözdağı verdi.
Yürüyüşten Önce Dernek Başkanı Kamuran Tan Geyve Boğazında Anlatılan Şehit Çoban Hikayesini Katılımcılara Anlattı
Beşiktaş Deresi’nin doğal güzelliklerinin ve temiz havasının tadını çıkardı.
BEŞİKTAŞ Vadisi Türkiye’nin AKCİĞERİ
Akıncı köyü Beşiktaş Vadisine gelen Cennet’e geldiğini zannediyor
“Gül Yağmuru Altında Sefa Sürenlerden Değil,
Taş Yağmuru Altında Cefa Çekenlerdeniz..”
Ciğerlerinizi oksijenle doldurmak, trafikten, sıkıntı ve stresten uzakta doğa ile baş başa bir gün geçirmek istiyorsanız Gideceğiniz Yerdir BEŞİKTAŞ VADİSİ.
Yemyeşil çevresi, el değmemiş doğası, ve doyumsuz manzarası ile Beşiktaş Vadisinde’de yürüşlerimizi yapıyoruz.
Akıncı köyü Beşiktaş Vadisi’ne gelen Cennet’e geldiğini zannediyor.
Sakarya Üniversitesi Öğrencileri.İş adamları,Sakarya Akıncı Köyü Vadilerini ve Şelalerini Yaşatma Derneği Başkanı Kamuran Tan ve dernek temsilcileri, Sakarya Kültürel ve Doğal Kaynakları Koruma Derneği Kurucusu Fehmi DUMAN, Sakarya Kültürel ve Doğal Kaynakları Koruma Derneği Başkanı Osman ZOR, TEMA Vakfı Sakarya Şube Başkanı Mahnaz Gümrükçüoğlu ,Sakarya Lösemi ve Kanser Hastaları Derneği Başkanı Nihal Akar, İle çok sayıda doğa sever Yürüyüşe katıldı.
Akıncı Mahalle Muhtarı Sadık GÖKÇE Doğa sevenlere misafirperliğini gösterdi.
BEŞİKTAŞ Vadisinde Güzel insanları gördük.
Kuşu Düşündük
Ayıyı Düşündük
Mantarı Düşündük
Ihlamuru Düşündük
Tertemiz akan Kar Suyunu Düşündük
Meşe ağacının sevişmesini gördük
Çam ağacının sakızlarını gördük
Pinerlerin yeşil tonlarını gördük
Defnenin kokusunu gördük
Beşiktaş Vadisinde
Yalan Yok
Beşiktaş Vadisinde
Fitne Yok
Beşiktaş Vadisinde
Yolsuzluk Yok
Beşiktaş Vadisinde
Adam Kayırma Yok
Beşiktaş Vadisinde
……………………………..
Beşiktaş Vadisinde
Yürek Var
Beşiktaş Vadisinde
Cesaret Var
Beşiktaş Vadisinde
Adam Gibi Adamlar
Mangal Yürekli Analar Var
Beşiktaş Vadisinde
Cesaret Var
Gelecek İçin Umut Var
Bu erdemli insanlar Çevrelerinde olabilecek tehlikeleri görebilen ve mücadele edebilen özellikte insanlar.
Ama bu güzel insanların huzurunu kaçıranlar var.
Vadisi Türkiye’nin AKCİĞERİ olduğunu ilan etmek yeter.
Buradan ilan ediyorum.
Duyduk Duymadık Demeyin Bundan sonra hiç kimse GEYVE BOĞAZIN’DA KEYFİ adım atamayacaktır.
Bu ülkenin Akciğerine yapılacak her türlü kötülüğe geçit yok. Sakarya Akıncı Köyü Vadilerini ve Şelalerini Yaşatma Derneğine her türlü Destek Sakarya Kültürel ve Doğal Kaynakları Koruma Derneği olarak veriyoruz.
TEMA Vakfı Sakarya Şube Başkanı Mahnaz Gümrükçüoğlu “Yağmur ve kar yağışlarının su kaynaklarına destek olmaması nedeniyle, bir sonraki evrede ‘neler olacak’ diye endişelenmemiz gerekiyor . , Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinin kuraklığı daha fazla hissettiğini, boyutunun belirlenebilmesi için belirli süreye ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Kuraklığın meteorolojik, hidrolik ve tarımsal aşamalardan oluştuğuna, ülkenin üçüncü aşamadaki tarımsal kuraklık tehlikesine geldiğine dikkati çeken Gümrükçüoğlu, birkaç günlük yağmurun bu tehlikeyi ortadan kaldırmayacağını vurguladı.
Hidrolojik ve meteorolojik kuraklığın sona ermediğini, geçen yıl mayıstan beri devam ettiğini savunan Gümrükçüoğlu, “Yağmur ve kar yağışlarının su kaynaklarına destek olmaması nedeniyle, bir sonraki evrede ‘neler olacak’ diye endişelenmemiz gerekiyor. Türkiye, aslında su zengini değil” ifadesini kullandı.
Gümrükçüoğlu, meteorolojik verilere göre şubatta Marmara’da geçen yılın aynı dönemine göre yağışlarda yüzde 80,1 azalma gözlendiğini, ülke genelindeki azalışın ise yüzde 67,9 seviyesinde olduğunu kaydederek, şu ifadelere yer verdi:
“Bir ülkenin su zengini olabilmesi için kişi başına düşen suyun 10 bin metreküp olması gerekiyor. Bizim gibi yarı kurak bölgelerde ise genel olarak yıllık kişi başına düşen su miktarı ise yaklaşık bin 500 metreküp. Artan nüfusumuzla Türkiye’de kişi başına düşen suyun bin 200 metreküpe inmesi tahmin ediliyor. Bu, aslında büyük sıkıntı. ‘Su fakiri ülkeler’ dediğimiz zaman bin metreküpün altındaki ülkelerden bahsediyoruz.”
Greenpeace Üyesi Fehmi DUMAN”Bu yıl öngörülen kuraklık, 2014 yılı için karşı karşıya olduğumuz en önemli çevre sorunlarından biri.
Doğal bir olay olan kuraklığın etkileri, iklim değişikliği ve insan faaliyetleriyle daha da şiddetli hale geliyor. İklim değişikliği 21. yüzyılın rakipsiz en önemli sorunlarından. Türkiye’nin içinde bulunduğu Akdeniz Havzası, iklim değişikliği ve dolayısıyla kuraklıktan en fazla etkilenecek bölgeler arasında yer alıyor.
İklim değişikliği gözle görülse de, kömüre yatırım devam ediyor
2011 yılında yayımlanan İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı, Türkiye’de yıllık ortalama sıcaklığın gelecek yıllarda 2,5°- 4°C artacağını, artışın Ege ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nde 4°C’yi, iç bölgelerinde ise 5˚C’yi bulacağını öngörüyor.
Türkiye’de iklim değişikliğinin etkilerini birebir yaşamamıza rağmen, değişikliğin büyük nedenlerinden kömürlü termik santrallere yatırım hızla devam ediyor. Türkiye’de şu anda 80 yeni kömürlü santral planı var. Kömürlü termik santraller, hem iklim değişikliğine neden oluyor, hem de yeraltı su kaynaklarına büyük zarar veriyor ve su kaynaklarının azalmasına ve kirlenmesine sebep oluyor. Bunun yanı sıra, güneş ve rüzgar gibi temiz enerjilere yönelmek yerine daha fazla HES yapılarak nehirler baskı altına alınıyor. Oysa iklim değişikliği HES’lerin üretimdeki payının düşmesine neden olacağından, bu açık daha yüksek maliyetli doğal gaz ve kirli kömür santralleri ile ikame edilecek. Bu kısır döngüden kurtulmak için önce fosil yakıtlara bağımlılığımızdan kurtulup iklimi dengelemeli ve teknolojiyi daha fazla su tüketmek üzere değil, suyu az kullanma teknolojilerini geliştirmek üzere kurgulamalıyız. Yatırım planlamaları yapılırken yatırımların uzun vadeli çevresel, sosyal ve ekonomik etkileri göz önünde bulundurulmalı ve havza ölçeğinde planlanmalı.
TÜİK tarafından açıklanan verilere göre 2012 yılında termik santraller tarafından 6,4 milyar metreküp su çekildi. Bu miktar, Türkiye’de yıllık insan kullanımı için uygun olan su miktarının yaklaşık %6’sına karşılık geliyor. Yerli linyit ile yapılması planlanan diğer santraller de faaliyete geçerse bu rakamın katlanması bekleniyor. TEMA’nın 2013 yılında yayınladığı uzman raporunda da belirtildiği gibi sırf Konya Karapınar Havzasındaki yapılması planlanan 5870 MWe santralin yılda 2.585.952.000 m3 su kullanacağı tahmin ediliyor.
Ne yapabiliriz?
Kuraklıkla baş edebilmek için suyu çılgınca tüketmek yerine, suyu daha evde arıtarak tekrar ve tasarruf yaparak kullanmalı, endüstri ve tarımda da az ama verimli kullanmalı, arıtarak geri dönüştürmeliyiz.
Fosil yakıt bağımlılığını azaltarak; hem iklim değişikliğinin önüne geçebilir hem de çevresel baskıyı azaltarak su kaynaklarının korunmasına katkıda bulunmalıyız.
Çatılara yağmur suyu toplama sistemleri ve güneş panelleri yerleştirmeli, bu sistemleri yaygınlaştırmalıyız.
Endüstri ve enerjide su tüketimini en aza indirmeli, bu sınırlı ama en önemli kaynağı doğru kullanmalıyız. Doğru bir su yönetimi iklim değişikliğinin yarattığı kuraklık ve afet koşullarına uyum sağlanmasında en önemli adım olacaktır.
Fehmi DUMAN-Sakarya54