Elma’nın E’si, Ayva’nın A’sı !

Fatma Dişli kimdir? 1972 yılında Sakarya ili, Geyve ilçesi, Alifuatpaşa kasabasında doğmuştur. Cumhuriyet ilkokulu ve ardından Alifuatpaşa ortaokuluna gitmiştir. İstanbul’da Çamlıca kız lisesi, sonrasında İstanbul üniversitesi, İngilizce İşletme fakültesini bitirmiştir. 2013 yılında İngilizce işletme yüksek lisansı yapmıştır. Halen İstanbul’da, Hazar Eğitim kültür ve Dayanışma Derneğinde gönüllü olarak,sosyal sorumluluk faaliyetlerinde çalışmaktadır. İki kız çocuğu annesidir. e-mail:[email protected]

    ELMANIN E’Sİ, AYVANIN A’SI

    Çocukken her yaz tatilinde Kur’an Kursuna giderdim. Tren yolunun kenarında, tek katlı, yeşil bir binaydı. Evimize iki adım, gitmemek olmaz derdi babaannem. Ama neden diğer arkadaşlarım gibi, bir bilemedin iki yıl gitmiyorum da, her yıl gidiyorum diye oflayıp puflamadım dersem yalan olur.Kursun demirbaşlarından sayacaklardı beni neredeyse…

    Gerçi, şikâyetim nafileydi, gittim de neyden eksik kaldım ki… Yine, kiraz ağacının tepesine çıkıp, Napolyon kirazını dalından yedim. Yine, işçilerle tarlada öğlen yemeğinde karpuz yemenin keyfini çıkardım. Yine paçalarımı sıvayıp, kuzenlerimle Kıncılar deresine girdim. Yine üzüm hasadında Razakı üzümünün en güzeline şahit oldum ve rızkın sahibine şükretmeyi öğrendim. Yine dalından fındık topladım, harmana serip, kuruttum. Yine kitap okuyacak bol bol vakit buldum. Hiçbir şeyden geri kalmadım ki…

    Üstüne üstlük, yedi kez Elif Cüzünü hatmettim. Niye şaşırdınız? Bu da çocuk hatmi işte… Düşündüm de çocuk orucu oluyor da çocuk hatmi neden olmasın! Bu da benim literatüre katkım olsun, olur mu? Diyanet ne der bilmem ama…Özellikle son yıllarda, Diyanet çocuklara, onların camiye ısındırılmasına çok daha büyük bir ehemmiyet veriyor. Yaz kurslarını ilgi çekici hale getirmek için gayret ediyorlar. Çok da iyi ediyorlar.

    Diyeceksiniz ki bunca sene gittin de Kur’an okumayı öğrenemedin mi? Öğrendim öğrenmesine de… Tam ben cüzü bitirip, Kur’an’dan üç beş sayfa okuyordum, kurs bitiyordu. Ertesi sene, kursta öğrendiklerimi bir yıl boyunca tekrar etmediğim için, hadi bakalım, tekrar baştan başlıyordum.Hocam bıkmadan usanmadan aynı bilgileri tekrar bana öğretiyordu.

    Nasıl ilkokul öğretmenim bana okuma yazma öğrettiği için özelse, Hacer Hocam da bana Kur’an okumayı öğrettiği için özeldir yüreğimde. Allah her ikisinden de razı olsun. Üzerimde çok emekleri vardır. Ayrıca, öğrenmede “tekrar” ne kadar önemli bir kez daha bu vesileyle altını çizelim. Tekrar edilmeyen bilgi unutulmaya mahkûm.İşte canlı örnek ben!

    Zamane çocukları çok şanslı diye düşünüyorum. Artık, çocuklara öyle ilgi çekici yöntemlerle Kur’an dersi öğretiliyor ki. Benim iki kızım da aynı yöntemle, ilkokula başlamadan, kısa sürede Kur’an okumayı öğrendi. Çocuklar için boyama kitabı var. Her harf resimlendirilmiş. “Elif” harfinin yanında bir elma resmi, “Ayn” harfinin yanında bir ayva resmi var. Çocuklar resimleri boyarken, harf ve resim aynı anda hafızasına kopyalanıyor.

    Elmanın E’si, bebeğin Be’si, terliğin Te’si, sepetin Se’si… Ayvanın A’sı, gazozun Ga’sı diye devam ederek, harfleri öğreniyorlar. Daha sonra harfi görür görmez resim akıllarına geliyor ve harfi şaşırmadan okuyorlar. Bir tek boyama kitabı mı? Tabletlerde kolay öğrenmeyle ilgili özel uygulamalar, daha neler neler…

    Eğitim öğretimde her türlü kolaylığın olduğu, ebeveynlerin “Aman, yeter ki çocuğum başarsın da ben ne isterse alırım” dedikleri bir zamanda çocukların yaz Kur’an Kurslarını doldurması şart. Çevremizdeki çocukları heveslendirip, ödüller verip, caminin yolunu öğretmemiz biz büyüklerin görevi.

    İster “Yarın bir gün,Emr-i Hak vaki olduğunda, arkamızdan bir okuyanımız olsun” niyetiyle gönderin, ister namaz sürelerini ezberlesin diye, ister ilmihal bilgilerini öğrensin diye. Yeter ki sevdirerek, istek uyandırarak gönderin.

    Camide karşılaştığınızda başını okşayın, tebessüm edin.Çocuğun zoraki yaptığı bir iş olmasın, seve seve gitsin. Camide ya da kursta kendini mutlu hissetsin.Yetişkin olduğunda hafızasında camiyle ilgili olumlu anılar yer etsin, hayırla yâdetsin.

    Hoplaya zıplaya caminin yolunu tutan, başına dedesinin dantelden örülmüş beyaz namaztakkesini geçirmiş küçük bir oğlan çocuğundan daha sevimli ne olabilir ki? Tabii ki başına ninesinin iğne oyalı bembeyaz başörtüsünü örtmüş, Elif cüzünü kollarının arasına almış küçük bir kız çocuğu… Ah çocuklar! Gözün nuru, kalbin süruru çocuklar…

     FATMA DİŞLİ BAL

    Yayınlama: 05.06.2017
    1.643
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 2 Yorum
    1. Çok güzel ifade edilmiş; nitekim yerinde, doyurucu,sahici,inandırıcı ve etkili bir yaklaşımla ortaya konmuş beğenilecek,hem de tebriğe layık örnek bir metin olmuş.Burada kalmamalı ve devamı da gelmelidir…

    2. Beğeniniz için teşekkür ederim Hikmet Hocam. Sizin gibi, İbrahim hocam gibi eğitim camiasında yıllarca hizmet etmiş, çocuklarla, gençlerle birebir iletişim halinde olmuş büyüklerimin yorumları benim için çok değerli. Sağ’olun.