Ayva! Ayva! Söyle Bana!

Fatma Dişli kimdir? 1972 yılında Sakarya ili, Geyve ilçesi, Alifuatpaşa kasabasında doğmuştur. Cumhuriyet ilkokulu ve ardından Alifuatpaşa ortaokuluna gitmiştir. İstanbul’da Çamlıca kız lisesi, sonrasında İstanbul üniversitesi, İngilizce İşletme fakültesini bitirmiştir. 2013 yılında İngilizce işletme yüksek lisansı yapmıştır. Halen İstanbul’da, Hazar Eğitim kültür ve Dayanışma Derneğinde gönüllü olarak,sosyal sorumluluk faaliyetlerinde çalışmaktadır. İki kız çocuğu annesidir. e-mail:[email protected]

    AYVA! AYVA! SÖYLE BANA!

    Bu masalı bilmeyeniniz yoktur. Hani, kraliçe, aynanın karşısına geçip, “Ayna! Ayna! Söyle bana! Var mı benden daha güzeli şu dünyada?” diye sormuş ya…Çok şükür, biz Geyveliler soru sormaya gerek duymuyoruz. “Var mı Geyve ayvasından daha güzeli şu dünyada!” diye cevabı veriyoruz hemen, noktayı koyuyoruz. Bunun için aynaya, pardon ayvaya bakmamız yeterli zaten. Lezzetini damağımızda hissetmemiz kâfi…

    Geyve’de doğan, büyüyen, yürümeye başladıktan sonra ilk adımlarını annesinin peşinde ayva bahçesinde atanlar, başlarını yukarıya kaldırdığında Rabbimizin mucizesi altın sarısı ayvaları görenler,damak tadı ayvayla şekillenenler ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklardır. “Ayva Festivali” haberini duyunca en çok heyecanlananlar da onlardır eminim.

    Dolu dolu iki gün, iki gece festival kimi heyecanlandırmaz ki!Geyve panayırıyla büyüyen nesiliz biz. Görüp göreceğimiz panayırdı o zamanlar belki ama çok şükür şimdi festivalimiz olacak.Böyle bir organizasyonla yöremizin tanıtılması, ayvanın tahtına oturması paha biçilmez bir hizmet…

    Gerçi 35 yıl önce, Alifuatpaşa’da ilkokulda ilk biz başlatmıştık ama neyse! Gün dayanışma günü. Eski defterleri açmayayım!“Allah Allah! Ne demek istedi?” diyenler, Ocak 2016’daki “Geyve Ayvası Haftası” yazımı okuyabilirler. Bendeki ego da kraliçeden aşağı kalır değil gördüğünüz gibi… Bir aynam eksik…

    Panayırları kaçırmayan ben, festivali hiç kaçıramam. İnşallah geleceğim. Programı görmüşsünüzdür, ne çocuklar unutulmuş, ne gençler, ne kadınlar… Festivalde yok yok… Çocuk olsaydım, ilk günkü şenliği kesinlikle kaçırmazdım. Gerçi içimden bir ses “ Niye gidemeyesin ki, yine gidebilirsin!” demiyor desem yalan olur. Biz yetişkinlerin bir tarafı çocuk değil midir zaten! …

    Başı dumanlı bir genç olsaydım hele, konserlere koşa koşa giderdim. Ah gençlik ah! Boş yere “delikanlı” tabiri kullanılmıyor. Kanın deli deli aktığı, “Her şeyin en doğrusunu ben bilirim, en akıllı benim.” denilen, yarım akıllı bir dönem… Deyin ki yalan! İnşallah festivalde beni gören gençler “bize yarım akıllı mı dedin?” diye hesap sormazlar. “Yok yok sormazlar, ablaya hürmeti bilir bizim gençlerimiz.” diyeyim de kurtarayım bari…

    Yemek yapmak konusunda iddialı bir ev hanımı olsaydım, yemek yarışmasına inanın katılırdım. Osmanlı mutfağı kursuna gidene kadar, Osmanlı mutfağında özellikle etli yemeklerde ayva kullanıldığını bilmiyordum. Hoca şaka yapıyor sanmıştım. Ayvanın etli yemeklere bu kadar yakışacağını ilk orada tadarak öğrendim. Atalarımız bu işi biliyormuş ya… Saray mutfağına ayvayı sokarak zaten tahta ilk onlar oturtmuş.

    Peki, programda benim ilgimi en çok ne çekiyor, neyi görmeyi dört gözle bekliyorum derseniz? “Geyve Yöresel Ürünler Merkezi” derim. Kadınların kurmuş olduğu bir dernekte çalışan, kadınların sosyal, kültürel alanda bilgilerinin, birikimlerinin artması için emek veren biri olarak; kadın emeğini değerlendiren, ona saygı duyan, yaşamın içerisine katan bu merkezi yakından görmek, orada çalışan kadınları tebrik etmek derim.

    Kadın istihdamına katkı sağlayan bu merkezden elde edilen gelirle, yetimlerin öksüzlerin okutulacağını, maddi imkânı olmayan gençlerin evlendirileceğini öğrendiğimde ne kadar mutlu oldum anlatamam. Bir taşla iki kuş vurmak buna denmez de neye denir! Bir taraftan kadınları sosyal hayatın içerisine ekonomik olarak katacaksınız, bir taraftan da güzel dinimizin emrettiği gibi ihtiyaç sahiplerine el uzatacaksınız. Sosyal belediyecilik, işte tam olarak da budur.

    Bu projeyi, tüm Geyvelilerin sahiplenmesi gerektiğine inanıyorum. İşletme okumuş, yüksek lisans tezini “Kadınların iş dünyasındaki yerleri ve karşılaştıkları sorunlar” üzerine yapmış biri olarak, bu projeyi ayakta alkışlıyorum. Geyve topraklarında yetişen, tattığımızda şükrümüzü arttıran ürünlerin, o topraklarda emeği olan kadınlarla buluşmasından, ortaya elbette hayırlı bir sonuç çıkardı ve çıkmış da…

    Diyorum ki… Şimdi sıra bizde… Festivalin tanıtımını yapmaya biz de katkı sağlayalım. Yukarıda tüm detayları anlatmadım bile… Herkes şimdiden eşine dostuna duyurmaya başlasın.13-14 Ekim tarihini takvimlerimize not edelim.

    Festival dediğin, içinde insan varsa güzel, coşku varsa güzel, paylaşmak varsa güzel…Güzel insanlarla dolu, güzel bir festivale hazır mıyız? Daha doğrusu, güzellikleri paylaşmaya hazır mıyız? Ben elimi kaldırdım, var mı başka kaldıran?

     

    FATMA DİŞLİ

    Yayınlama: 14.09.2018
    Düzenleme: 19.09.2018 09:40
    2.152
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Yorumu Cevapla [ Yoruma cevap yazmaktan vazgeç ]

    Ziyaretçi Yorumları - 2 Yorum
    1. muallim54 dedi ki:

      Ayvayı üretmek önemli değil önemli olan ihraç edebilmek.Ayva üretiminde dünya birincisi olan Türkiye, ihracatta birinciliği Hollanda’ya kaptırdı. Hiç ayva üretmeyen, Türkiye dahil çeşitli ülkelerden ithal ettiği ayvayı, ambalajlayıp cazibe kazandırıp, pazarlama kanallarını da etkin olarak kullanarak yeniden ihraç eden Hollanda, ihracatta 5 yılın 4’ünde birinci oldu.Buna ben şapka çıkartırım.

      1. Fatma Dişli dedi ki:

        Bardağın dolu tarafına şükretmekle başlar, bardağın boş tarafının dolması…