Avukat Dursun’un Köşe Yazısı…Gözaltı !

02.02.1992 tarihinde Geyve’de doğdu.Sırasıyla Cemal Gürsel İlköğretim Okulu, Bağlarbaşı İlköğretim Okulu, Kazımpaşa İlköğretim Okulu’nda okuduktan sonra lise eğitimini Sakarya Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi’nde tamamladı. 2011 yılında girdiği Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 2015 yılında mezun oldu.Askerlik vazifesini Balıkesir 9. Ana Jet Üssü’nde asteğmen olarak tamamladı.Sakarya Barosu’nda staj eğitimini tamamlayarak avukatlık mesleğine başlamıştır.Çeşitli ulusal dergilerde şiirleri yayımlanmış ve 2016’da S isimli ilk şiir kitabını yayınlamıştır. ‘Yaşadığımdır Bir Vakit\Geyve Notları’ isimli kitabını 2018 yılında yayınladı. Çeşitli yerel gazetelerde köşe yazarlığı yapmıştır.

    Avukat Dursun’un Köşe Yazısı…Gözaltı !

    GÖZALTI

    Anayasal haklarımız şunlardır;

    MADDE 17: Kişinin Dokunulmazlığı, Maddî ve Manevî Varlığı

    MADDE 18: Zorla Çalıştırma Yasağı

    MADDE 19: Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması

    MADDE 20: Özel Hayatın Gizliliği

    MADDE 21: Konut Dokunulmazlığı

    MADDE 22: Haberleşme Hürriyeti

    MADDE 23: Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti

    MADDE 24: Din ve Vicdan Hürriyeti

    MADDE 25: Düşünce ve Kanaat Hürriyeti

    MADDE 26: Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti

    MADDE 27: Bilim ve Sanat Hürriyeti Basın ve Yayımla İlgili Hükümler

    MADDE 28: Basın Hürriyeti

    MADDE 29: Süreli ve Süresiz Yayın Hakkı

    MADDE 30: Basın Araçlarının Korunması

    MADDE 31: Kamu Tüzel Kişilerinin Elindeki Basın Dışı Kitle Haberleşme Araçlarından Yararlanma Hakkı

    MADDE 32: Düzeltme ve Cevap Hakkı Toplantı Hak ve Hürriyetleri

    MADDE 33: Dernek Kurma Hürriyeti

    MADDE 34: Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkı

    MADDE 35: Mülkiyet Hakkı Hakların Korunmasıyla İlgili Hükümler

    MADDE 36: Hak Arama Hürriyeti

    MADDE 37: Kanunî Hâkim Güvencesi

    Bu sayılan hakların ihlali yalnızca devlete tanınmıştır. Bu ihlalin mümkün olabilmesi için de sıkı koşullar öngörülmüştür. Bu hakların sınırlandırılabilmesi, yine dayanağı Anayasa olmak kaydıyla, kanunla mümkündür.

    Şunu kesinlikle unutmamak gerekecektir ki, dünyanın en güzel yasasına da sahip olsak, uygulanmadığı sürece yasanın varlığı bir anlam ifade etmeyecektir.

    Devlet ile bireyin karşı karşıya geldiği en somut örnek, gözaltıdır. Birey, yukarı da madde madde sayılan haklarının varlığını ancak bir gözaltı durumunda hissedebilir. Çünkü en somut haliyle bireyin hakları ile devlet varlığı gözaltı durumunda karşı karşıya gelir. Her ne kadar toplumumuz gözaltını, süresinin kısalığı sebebi ile çok önemsemese de, sonrasında mümkün halde olan tutukluluk ve hükümlülük kurumu da salt gözaltıyla ilgilidir.

    Öyle ki, kanun marifetiyle de olsa, kimse dört duvar içerisine mahkûm edilemez. Bu sebeple tutuklama kararına olduğu gibi gözaltı kararına da itiraz mümkündür. Gözaltı süresinin kısalığı ve Sulh Ceza Hâkimliklerinin örnek olarak verdiği kararlar göz önüne alındığında, böyle bir itirazın varlığından haberi dahi olmayan şüpheliler, çoğu zaman haksız nedenle gözaltında kalmaktadır. Biz üzerimize düşeni yapıp bu noktada, bu yazıyı okuyanları konudan haberdar etmiş olalım. İtirazın usulü de şu şekildedir. ‘gözaltına alma işlemine veya gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı, yakalanan kişi, müdafi veya kanunî temsilcisi, eşi ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımı hemen serbest bırakılmasını sağlamak için sulh ceza hâkimine başvurabilir. Yakalanan kişinin dilekçesi yetkili hâkime en seri şekilde ulaştırılır.’

    Gözaltı uygulanan kişinin özgürlüğü kısıtlanmış olacağı için bu aşamadan sonra kişiden özgürce düşünme ve hareket etmesi beklenemez. Haklarının da çoğu zaman hatırlatılmadığı düşünüldüğünde, herkese ısrarla söylediğim gibi, bir avukatın hukuki desteğine ihtiyacı olacaktır. Bazı şartlarda zorunlu müdafii atanıyor olsa da, diğer durumlar için bir avukatla temsili hayati önem taşımaktadır. Bu aşamada her şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiîn yardımından yararlanabilir; kanunî temsilcisi varsa, o da şüpheliye veya sanığa müdafi seçebilir.

    Soruşturma evresinde, ifade almada en çok üç müdafi hazır bulunabilir.

    Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında müdafiîn, şüpheli veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukukî yardımda bulunma hakkı engellenemez, kısıtlanamaz.

    Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, talebi hâlinde baro tarafından bir müdafi görevlendirilir.

    Şüpheli veya sanık onsekiz yaşını doldurmamış ya da sağır veya dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede malûl olur ve bir müdafiî de bulunmazsa talebi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.

    Üst sınırı en az beş yıl hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada şüpheli veya sanığın talebi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.

    Yazımızı şu bilgi ile bitirmek faydalı olacaktır. Gözaltı halindeki şüphelinin müdafii ile temsil edilebilmesi için noterden vermiş olduğu bir vekâletnameye ihtiyacı yoktur. Bunun yalnız gözaltındakiler tarafından biliniyor olması değil kolluğun ve adli makamların da biliyor olması gerekmektedir.

    Savunma hakkı kutsaldır. Bu hakkın küçük bir ihlali dahi onarılmaz yaralar açar.

    Yayınlama: 16.02.2019
    Düzenleme: 21.02.2019 10:02
    1.732
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

    Henüz yorum yapılmamış.