Avrupa Ekonomisi ve Siyasi Ayrılıklar‏

Avrupa Ekonomisi ve Siyasi Ayrılıklar‏

FERDİ-KARADERE-KÖŞE-YAZISIAvrupa Ekonomisi ve Siyasi Ayrılıklar‏

Borç Krizi’nin ardından birçok Avrupa Birliği üyesi ülke içerisinde vukuu bulan ayrılıkçı hareketler de Avrupa’nın gündemine düşmeye başladı. Gerek İspanya’nın Katalonya, gerekse İtalya’nın Almanca konuşulan Güney Tirol bölgesindeki ayrılıkçı hareketler ivme kazanmaya devam ediyor. Örneğin son seçimde, Katalonya bölgesindeki ayrılık yanlısı partilerin toplam oylarında ciddi artışlar oldu ve söz konusu bölgedeki partilerin söylemlerinde, “ayrılık” sözcüğünden “bağımsızlık” vurgusuna yönelik hafif ama önemi büyük olan nazik geçiş başladı. Katalonya Başkanı Mas’ın partisi gibi bazı partilerdeki düşük oranlı oy kayıplarının sebebinin ise daha çok Euro Krizi’ndeki tasarruf önlemleri ve bu önlemlerin uygulanması olduğu düşünülüyor. Azalan oyların, Halk Partisi yerine ayrılmayı daha sert bir üslupla savunan Esquerra Republicana de Catalunya partisine gitmesi ise dikkatleri üzerine çeken ve tartışmayı daha da alevlendiren gelişme oldu. Kısacası, oluşması muhtemel bölgesel parlamentoda ayrılık yanlısı hareketi destekleyen ve savunanlar ezici çoğunluğu ele geçirdi ve ülkenin sahip olduğu zenginlikler üzerinde, merkez ile ayrılık yanlılarının gittikçe çoğaldığı bölgeler arasındaki iktidar mücadelesi iyice kızıştı.

İspanya’nın en zengin bölgesini teşkil eden Katalonya, Borç Krizi ile birlikte merkezi hükümetle arasındaki bağları gittikçe daha da koparmaya niyetleniyor. Seçimlerden ezici bir galibiyetle çıkan İspanya ayrılıkçıları, bir sonraki seçimlere kadar referandum yapmayı birincil hedef haline getirdiler. Burada bilim insanlarını asıl endişelendiren husus, zengin bölgesi (Katalonya) ile birlikteyken bile krizin merkezine yuvarlanan İspanya’nın, elindeki hazineyi de kaybetmesi durumunda ne hallere düşeceği ve bunun tabii sonucu olarak Avrupa Birliği’nin nereye sürükleneceği.  Bu endişeleri daha da kuvvetlendiren asıl unsur ise Birliğin dinamosu olarak tabir edilen Almanya’dan da söz konusu ayrılıkçı hareketlere ciddi destek gelmesi. Hiçbir sosyal bilimci buna tam olarak bir anlam veremese de, Avrupa’nın merkezinde, Almanya yoluyla gittikçe daha da yükselen ayrılıkçı dalganın herkes farkında.

Benzer bir dalganın yükseldiği diğer bir bölge de, Kuzey İtalya olarak da isimlendirilen Güney Tirol bölgesidir. Krizin etkisiyle Berlin’den gelen dayatmalar sonucunda zor durumda kalan Roma’ya yönelik protestoların da etkisi ile Güney Tirol’daki ayrılıkçı eğilimler gittikçe güçlenmektedir. Gelişmelere yeni bir boyut ekleyen durumsa, İtalya’nın kuzeyindeki Almanca konuşulan bu bölgede, halk arasında, söz konusu bölgeye Avusturya’nın koruyucu olabileceği söylemlerinin gün geçtikçe daha bir duyulur olmasıdır. Ve bu tartışma ve yorumlar, olası böyle bir durumda Roma’nın dayatmalarına karşı Viyana’ya bir söz hakkı doğup doğamayacağına doğru uzayıp gitmektedir. Bunun üzerine Viyana’daki İtalya Büyükelçisi bile İtalya Dışişleri Bakanlığı’na çağrılarak uyarılmıştır. Ama tüm bu diplomatik manevralar ve uygulanan yerleşik kurallar, iki ülke liderlerinin karşılıklı siyasi atışmalarına engel olamamaktadır.

Olaylar adeta tepeden yuvarlanan, gittikçe büyüyen ve büyümesine kimse tarafından hiçbir şekilde engel olunamayan bir kartopu misali hızla büyümektedir. Örneğin kısa bir süre önce Avusturya Halk Meclisi, Güney Tirol bölgesinden bir heyeti huzurunda kabul etti ve söz konusu bölge üzerinde koruyucu rolünden vazgeçmeyeceğini belirtti. Olayların bu minvalde ilerlemesi durumunda ortaya çıkacaklar konusundaki ortak yorum ise şöyle: Avusturya, dışarıda bulunan bir azınlıkla ilgilenmek konumundan, kendi vatandaşlarına yardım etmek konuma gelebilir. Çünkü Avusturya vatandaşlığı da, Güney Tirol bölgesi halkının gündemine çoktan alındı. Hatta Güney Tirol Özgürlük Partisi, İtalya’nın, zamanında Avusturya’ya ait olan bu bölgeyi işgal ederek Avusturya’dan kopardığı yılın yüzüncü yıldönümünde bir referandum yaparak İtalya’dan ayrılmayı ve derhal Avusturya’ya bağlanmayı savunmaktadır. Söz konusu referandum tarihi ise 2018 yılıdır. Bölge gazeteleri 2018 yılını, sınırın öte yakasında kalanların üzerine Güneş’in doğacağı yıl olarak yorumlamaktadırlar.

Diğer yandan, Güney Tirol bölgesindeki ayrılıkçı hareketin ileri gelenleri, Almanya’dan da maddi anlamda ciddi destek almaktadır. Özellikle Almanya ve Liechtenstein’daki bazı vakıfların Alman ileri gelenlerinden yüksek meblağlar ayrılık yanlısı hareketlerin finansmanında kullanılan fonlara kolayca aktarılmaktadır. Bu anlamda söz konusu transferleri yapanların aleyhine, banka ve kredi yasalarını hiçe sayarak farklı isimler altında para transferlerinin yapılması sebebiyle açılan davalar bile mevcut ve hala görüşülmektedir. 1987 yılında Nierman Vakfı’nın Güney Tirol bölgesine kültürel yardım ve madencilere destek adı altında yaptığı yardımlar bunun en somut örnekleridir. Aynı vakfın Avusturya’dan yayın yapan “Aula” isimli bir dergiyi finanse ettiği malumatı da, olayın yeniden gündeme oturmasına sebep olmuştur. Çünkü diğer bir bilgiye göre, Aula dergisinin en üst temsilcilerinden biri; savaş yönetme tecrübesi olan ve söz konusu bölgedeki ayrılıkçı faaliyete aktif olarak katılan ve katkıda bulunan birisidir. Başka vakıflardan başka gruplara yönelik başka parasal akıntılar da ayrıca devam etmektedir. Sosyal bilimciler ve Avrupa’nın diğer ülkelerindeki bazı gazetelerin bu duruma yönelik genel yorumu ise Almanya’nın ve bazı Alman vakıflarının ileri gelen Almanlarının ayrılıkçı trene ray döşediği yönünde.

Hiç şüphe yok ki, Avrupa merkezli yaşanan son Borç Krizi, Avrupa’da alevlenen ayrılıkçı hareketlerin ateşleme bobini olmuştur. Diğer yandan söz konusu hareketlerin komşu ülke vatandaşları, vakıf sahipleri, ileri gelen zenginleri ve siyasilerinden de destek görmesi, hareketlerin çıktığı merkezi hükümetleri daha da zor duruma sokmuştur. Söz konusu bölgeler nezdinde ise hareketlerin “ayrılıkçı” nitelikte mi yoksa “hak arayıcı” nitelikte mi olduğu ise hala bir tartışma konusudur. Bu anlamda Euro Krizi’ne rağmen merkezi hükümet ile ayrılık taraftarı bölgeler arasındaki etkinlik mücadelesi devam etmektedir. Sonucu ekonomik gelişmelerin mi yoksa bölgeler nezdinde alınacak siyasi kararların mı belirleyeceği ise hala bir muammadır.

Ferdi KARADERE

Yayınlama: 18.11.2013
778
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.