Anneler ve Oğulları

Fatma Dişli kimdir? 1972 yılında Sakarya ili, Geyve ilçesi, Alifuatpaşa kasabasında doğmuştur. Cumhuriyet ilkokulu ve ardından Alifuatpaşa ortaokuluna gitmiştir. İstanbul’da Çamlıca kız lisesi, sonrasında İstanbul üniversitesi, İngilizce İşletme fakültesini bitirmiştir. 2013 yılında İngilizce işletme yüksek lisansı yapmıştır. Halen İstanbul’da, Hazar Eğitim kültür ve Dayanışma Derneğinde gönüllü olarak,sosyal sorumluluk faaliyetlerinde çalışmaktadır. İki kız çocuğu annesidir. e-mail:[email protected]

    ANNELER VE OĞULLARI

    fatma-bal-anneler-ve-ogullari-İki kızı olan, oğlu olmayan birisi, anneler ve oğulları hakkında ne bilebilir, ne anlatabilir diye düşünenler varsa aranızda, beni yedi oğlu olan babaannemin(hacıanne) büyüttüğünü söylersem, belki düşüncelerinizden vazgeçersiniz. Annelerini baş tacı etmiş yedi oğlu anlatacağım size. Anlatırken de toplumumuzun kanayan yarası gelin kaynana sorununa da çözüm sunacağım, hatta çözdüm de diyebilirim. O kadar da iddialıyım yani. Bu iyiliğimi unutmayın olur mu, çok dua edeceksiniz bana çok, demedi demeyin!

    Ne anlatıyordum? Rahmetli babaannemi ve yedi oğlunu. Babaannemi ziyaretleri bir tören gibiydi, evlatlarının. Babaları vefat edince anneleri daha bir kıymete binmişti sanki. Biri sabah uğrar, biri öğlen, biri öğleden sonra. Her gün asla aksamaz bu sıra. Sabahki geldi mi, öğlen gelen uğramaz, herkes sırasını bilir. Kendi aralarında ise, çarşıda görüşürlerdi. Kamışlı ’da oturan, her perşembe Geyve’ye pazara iner, o zaman uğrardı. İstanbul’da oturan iki oğlu her hafta sonu muhakkak gelir, bir gece kalır dönerlerdi. En küçük oğlu olan, İstanbul’da çalışan babam ise, en az gelendi. Ayda ya da iki ayda bir…

    Bu kadar sık ziyaret edilen bir anne ne konuşurdu oğullarıyla? Sanıyor musunuz ki gelinlerini çekiştirirdi? Gecemin gündüzümün beraber geçtiği, aynı odayı paylaştığım babaannemin bir gün ama bir gün gelinlerinin dedikodusunu yaptığını duymadım. Oysa pür dikkat dinlerdim onun tüm sohbetlerini oğullarıyla. Peki, ne konuşurdu bunca zaman?

    Babaannem okuma yazması olmayan bir Osmanlı kadınıydı. Eski Geyvelilerden… Nüfus kâğıdında doğum tarihi hicri takvime göre yazılı olanlardan. Kur’an okurdu her gün, Parla tepesindeki mezarlığa bakan penceresinin önünde, namazını hiç aksatmazdı. Babaannem diye söylemiyorum, çok akıllıydı, çok zekiydi. Öyle olmasaydı, her bir oğluyla konuşmasının içeriği de farklı olur muydu? Siyasetle uğraşan ama 80 darbesiyle yasaklanmış rahmetli amcamla siyaset konuşurdu. Hem de şu televizyon programlarındaki siyaset analizcilerine taş çıkartacak ustalıkla. Gazeteden siyasi köşe yazıları okuturdu bana, neredeyse ben de uzman olacaktım o yaşımda.

    Bir diğer oğluyla “çek, senet, mal teslimi” gibi ticari konular konuşurdu. Sanırsınız ki işletme okumuş, mastır yapmış. Oğlunun tüm alacak verecek hesaplarından, müşterilerinden haberdardı. Bir diğeriyle pancarı, ayvayı, daldaki kirazı konuşurdu. Bir diğeriyle koyunu, keçiyi, düveyi, danayı… Hepsiyle ne konuştuğunu yazsam yerim yetmez.

    Amcamlara bakardım da, anneleriyle her daim olup biteni paylaşmak, hasbihal etmenin keyfini gözlerinde görürdüm. Nasıl bir ahenk vardı ilişkilerinde, nasıl bir sıcaklık… Sohbetleri uzar giderdi, iki tarafın da sıkılmadığını anlamak hiç zor değildi. Hepsine de aynı davranırdı, eşitti sevgisinde, ilgisinde. Bunu hisseden amcamlarda da bu gönül rahatlığı vardı haliyle. Hiç mi bıkmaz insan, bir gün de uğramayın, bir hafta sonu da gelmeyin… Yok, illa gelinecek, anneleri görülecek,  sohbetler edilecek.

    Şimdi, asıl konumuza gelelim, burası çok önemli işte! Oğlan anneleri, kayınvalideler, kayınvalide adayları, bu sözlerim size! Babaannem gibi yapın sizde… Bırakın gelinleri bir tarafa. Kime fayda gelmiş ki gelin çekiştirmekten? Oğullarınızla ortak konularınız olsun, gelin hariç! Zaten olan oğlunuza oluyor, gelini merkeze aldığınız zaman. En çok yıprananlar erkekler değil mi gelin kaynana çekişmesinde? Yazık oğlunuza, siz düşünmeyeceksiniz de kim düşünecek biricik oğlunuzu, hani şu pamuklara sardığınız? Size de yazık! Kalp çarpıntıları, baş dönmeleri, doktor doktor gezmeler… Şu üç günlük dünyada değer mi?

    Vazgeçin, boş verin. Oğlunuzla sohbetin keyfine varın, o sıcaklığı yaşayın, gözlerinin içine bakın sohbet ederken. Görün bak, o zaman her gün de gelse oğullarınız size, gelinleriniz gocunmaz, tıpkı babaannemin gelinleri gibi. Ben babaannemden dedikodu duymadım dedim ya, inanın gelinlerinden de duymadım.

    Yarından tezi yok, artık siyasete mi kafa yorarsınız, piyasaların son durumunu mu takip edersiniz, ayvanın rekoltesi hakkında mı konuşursunuz ya da bu yaşınızdan sonra “Ofsayt nedir” öğrenip, oğlunuzla futbol muhabbeti mi yaparsınız, ben bilmem valla! Ona siz karar verin, siz bilirsiniz. Oğullarınızı en iyi siz tanırsınız. Hadi bakalım, artık top sizde…

    Yok, illa tüyo istiyoruz diyorsanız, açın Geyve Medya’yı, yazarlarını okuyun, ne çok konu bulursunuz konuşacak, paylaşacak… Bu tüyo da benden tüm annelere “ANNELER GÜNÜ” hediyesi olsun. Bir de evlerinizden sağlık, sevgi, muhabbet eksik olmasın…

    FATMA BAL

    Yayınlama: 06.05.2016
    Düzenleme: 10.05.2016 23:18
    1.402
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

    Henüz yorum yapılmamış.