33 Yıl Önce Çalan Zil
33 YIL ÖNCE ÇALAN ZİL
Geçen yazımda salçalı ekmekten bahsetmiştim ya…Kış hazırlıkları bir tek salçayla, erişteyle olmaz değil mi? Kışa hazırlık yapmak için, dolapları, çekmeceleri düzeltirken ne görsem beğenirsiniz! Ortaokul birinci sınıf karnem… 33 yıl önce çalan zil sesi doldurmasın mı kulaklarımı… Kıyamamışım atmaya, saklamışım. İyi de etmişim bence.
Hatırlarsanız, Öğretmenler Gününde ilkokulumu anlatmıştım. Şimdi de ortaokulumdan bahsetmesem olmaz. Hele de karnemi bulmuşken… Hele de zil sesleri, cıvıl cıvıl çocukların seslerine karışırken…
Okulu, okumayı hep çok sevdim. İlkokulun yeri ayrıdır ama benim için ortaokulun yeri daha bir ayrıdır. Birçok nedenden hem de… Bir kere büyüdüğünüzü anlarsınız, az şey mi ilkokulu bitirmek, mezun olmak! Sonra, her derse farklı öğretmenin gelmesi, farklı dünyalara şahitlik etmeniz, bilgi ve tecrübeyi paylaşmanız… Bir de yabancı dil öğrenmek. En büyük fark budur ilkokulla ortaokul arasında.
Alifuatpaşa Ortaokuluna yazıldığımda en büyük heyecanım, İngilizce öğrenecek olmamdı. Büyük kuzenlerim biliyor, bense bilmediğim için çok üzülüyordum. Okul açılsa da bir an önce birkaç kelime öğrenip, onlara bildiğimi ispatlasam diyordum. Peki, öğrendim mi? Maalesef, hayır!Yapılan kurada torbadan Fransızca çektim. Hayal kırıklığımı tahmin edebilirsiniz herhalde.
Peki, kötü mü oldu? Hiç de olmadı… O kadar istedim ve azmettim ki üniversite de İngilizce bölüm kazandım. İki dil öğrenmenin nesi fena! Hem de benimle aynı çekilişi yapıp, aynı sınıfa düşen çok sevdiğim arkadaşlarım oldu. Çok sevdiğim öğretmenlerim oldu. Öyle öğretmenler ki orta ikinci sınıfta, Fransız ve Rus klasiklerini bize sevdiren.
Öğlen teneffüsünde, Sakarya nehrinin kenarında, ağaçların gölgesinde oturup, hayal dünyamızı kitapların dünyasıyla zenginleştirmemizin kahramanı olan, her biri ayrı bir değer olan öğretmenlerimiz… Okumuş oldukları kitap özetleriyle, okumaya olan merakımızı arttıran, köy çocuklarının zekâsına, yeteneğine inanmış güzel insanlar… Ne kadar şükretsem az, o günler için… Ortaokula başlamak, büyümek dedim ya başta. Böyle bir ortamda büyümemek mümkün değilmiş ki zaten…
Yeni bireğitim-öğretim döneminin zili çalmaya başladı bugün. Başlangıçlar duasız olmaz! Tüm çocuklarımıza hayırlı olsun, Allah zihin açıklığı versin inşallah. Bir yıl boyunca emek verecek öğretmenlerimize de kolay gelsin, öğrencilerinin başarılarını görmek ve gurur duymak nasip olsun inşallah.
Bir de unutmadan, bakın ne diyeceğim? Yakınınızdaki bir okulun, çalan zilinin sesini duyduğunuz da bir zamanlar bu zilinsizin için de çalmış olduğunu hatırlayın. O güzel günleri, emek verenleri yâd edin, olur mu?
FATMA BAL