Sana ne Birader

Sana ne Birader

Son dönemde en çok duyduğum cümleler “Sana ne birader…” diye başlayıp devam ediyor.

Sana ne birader; Adapazarı Şeker Fabrikası elden gittiyse. Fabrika gitmeseydi elindeki pancarlar daha mı değerli olacaktı? Ya da fabrikaya kesilen cezaları senden mi tahsil edecekler? Bırak muhatapları düşünsün.

Sana ne birader; bin yataklı hastaneden. Herkes nasıl sağlık hizmeti alıyorsa sen de öyle alırsın.

Sana ne ile başlayıp devam eden o kadar çok cümle kuruluyor ki anlatamam.

En son “sana ne” ise Ak Parti’nin İl Danışma Meclisi sonrasında yazdığım yazıyla ilgili geldi. Sana mı kaldı adamların Genel Başkan Yardımcısını eleştirmek. Mustafa Ataş mevzusu ile ‘eline sağlık’ diyenler de oldu. Haklarını yememek lazım…

Doğru bildiğimi yazmaya çalışıyorum. Elbette hatalarım var, olacak da. Ancak vicdanen çok rahatım. Bilerek ve isteyerek kimseye yanlış yapmadım. Kasıtlı davranmadım…

Mustafa Ataş ile yazdığım yazıyı Ankara’ya kadar götürme zahmetinde bulunup “Bu yazar il yönetimine yakın” notuyla iletenlere teşekkür etsem mi diye düşünmedim desem yalan olur.

Boşuna yorulmuşlar esasında. Mustafa Ataş’ın danışmanları zaten medya takip merkezleri aracılığıyla “Mustafa Ataş ve danışma” başlıklı yazımı okumuşlardır.

Mustafa Ataş ile ilgili yazımın altına not tutuşturup Ankara’ya götürme zahmetinde bulunan arkadaşlara sormak isterim. Size çok mu uzağım? Ya da kiminle ilgili ne yazacağımı size mi sormam gerekiyor?

Mustafa Ataş’ın yaptığı konuşmanın bireysel olarak bana hiçbir yararı veya zararı yok. Hatta meselenin parti içi mesele olduğunu söyleyenler bile var. Ancak mesele sadece parti içi mesele olsaydı canlı yayına izin verilmezdi. Kaldı ki benim kentimde Ankara’dan gelenlerin sadece şov yapması da canımı sıkıyor. Mustafa Ataş’ı eleştirmemin nedeni il yönetimine yakın olmamdan değil. Bilmem anlatabildim mi posta güvercinleri…

Biz sana ne mevzusuna geri dönelim. Şehrin sorunlarıyla ilgili yazmaya devam edeceğim. Mersin’de, Yozgat’ta yapılan modern hastanelerin Sakarya’da reklamını yapanlara sormak istiyorum; Birader beş yıldızlı otel konforunda ki hastane Mersinli, Yozgatlı için güzel. Sana, şehrine ne faydası var birader?

Adapazarı Şeker Fabrikası’nın borcunu üreticiye kotasını fabrikaya bırakanlardan hesap sorulana kadar yazmaya devam edeceğim. Yazılarım birilerinin hoşuna giderken birilerinin canını sıkacak. Ama ben yine ‘Sana ne?’ cümlesiyle başlayan dost tavsiyeleri eşliğinde yazmaya devam edeceğim.

FIRSATA DÖNÜŞÜR MÜ?

Referandum sürecini Sakarya fırsata dönüştürebilir mi?

Verilen sözlerin unutulduğu şehirden Türkiye birinciliği istiyor Başbakan Binalı Yıldırım. El hak millet inanıyorsa, değişikliğin iyi olacağına rekor bizim kentten gelsin.

Ama öncesinde Sakarya’da yaşadığımızı ve şehrimize yatırım gelmesine olanak sağlayacak bir iki direnişte bulunsak ne olur?

Karapürçekliler kapılarına gelen siyasilere ‘yol’ dese. Yatırım programına alın, söz deseler.

Şehirde yoğun bakım sorunu nedeniyle hastasını Bolu’ya, Yalova’ya götürmek zorunda olanlar, “Tamam sizin istediğiniz doğrultu da tercih yapacağım ama Bin yataklı hastane yatırım programına alınsın” dese…

İkinci üniversite meselesi gündemden düştü. Unutulmaması için mecliste kanunlaşırsa geri dönüşü olmaz. Önce siz verdiğiniz sözü tutun gerisi kolay desek…

Referandumda evet demenin ülkeyi uçuracağını, hizmetin daha kolay sağlanacağını söyleyenler; Bu sefer somut bir adım atsa ne güzel olur değil mi? Bence referandumu fırsata dönüştürmeli Sakaryalı. Hazır Başbakan Binali Yıldırım şampiyonluğu hedef olarak göstermişken bu fırsat kaçmaz…

Yayınlama: 11.02.2017
1.520
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.