“Makus Talihimiz”

Cemalettin Dinçer kimdir?1952 yılında Geyve’nin Bağlarbaşı köyünde doğan Dinçer, Dicle Öğretmen Okulu’nu bitirdikten sonra, Ankara Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri, Eğitim Yönetimi, Ekonomisi, Teftişi ve Planlaması Bölümü’nden mezun oldu. Sırasıyla; Ağrı, Taşlıçay, Tanyolu Köyü; Sakarya-Karasu Adatepe Köyü; Sakarya-Geyve, Eşme Köyü İlkokulu olmak üzere 20 yıl öğretmenlik ve idarecilik yaptı. Kütahya’da 5 yıl ve Sakarya’da 12 yıl olmak üzere 17 yıldır ‘Eğitim Müfettişi’ olarak görev yaptıktan sonra emekli olan Dinçer aynıı zamanda Milliyetçi Hareket Partisi Geyve ilçe başkan yardımcılığı görevini sürdürmektedir.

    MAKUS TALİHİMİZ

     

    cemalettin-dinçer18 Mart Çanakkale Zaferimiz;

    Makus talihimizin döndüğü an…

     

    Şairimiz Mehmet Akif’in, şu dizelerinde ifade ettiği üzere;

    “Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ… 
    Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!”

     

    O günlerin toplanıp gelmiş Hindu ve yamyamları derslerini almış, kimileri boğazın serin sularında Seyit Ali Onbaşı ve Nusrat Mayın Gemisi sayesinde guslettirilirken, kimileri de Atatürk’ün dediği gibi “geldikleri gibi gitmişler” temizlenemeden ülkelerine cünüp olarak geri dönmüşlerdir.

    Hem de üzüm hoşafı, buğday çorbası, yarım tayın ve bazı öğünler olmadan.Yarı aç,yarı tok.

    Yine Günlerden 18 Mart…

    Ya bugünün Hindu ve yamyamları??? Şer güçlerin işbirlikçileri…

    Onlar içimizde. Dışarıdakilerin toplanıp gelmesine gerek yok. İçimizde besliyor, semirtiyoruz onları…

    Aynı mekanlarda Marmara’da dolanıp duruyorlar. Cami duvarı ararcasına.

     

    Peki bu cünüpler nasıl temizlenecek?

    El cevap: O gün olduğu gibi bugün de var olan Seyit Ali Onbaşılarla…

    Vatansever Türk Milliyetçileri ve  Türk olmaktan gurur duyanlarla…

    “Ne Mutlu Türk’üm” diyen ve diyebilenlerle…

               

    Silivri: Savcının ağırlaştırılmış müebbet mütalaası…

    İmralı: Terör örgütü elebaşısı  ile görüşmeye gidilmesi ve mesajı…

    Nevruz kutlamaları: Terör örgütünün salya akıtan kutlamaları…

     

    Nevruz, özbeöz Türk Bayramı’dır. 21 Martta  baharın gelişiyle kutlanır.aynı zamanda diğer adı da Ergenekon’dur.

    Bunların 18 Martta olması sizce de manidar değil midir???

     

    Öğrenciysen sakın ola ki hak aramaya kalkmayasın.

    Cumhuriyet Mitingi mi?  O da nereden çıktı?

    Yöneticilerden farklı da düşünmeyesin haaa…

    Eleştiri mi? Gazeteciysen vay haline. Kapı önünde alırsın soluğu.

    Çevreymiş, taşocaklarıymış, 2/B arazileriymiş, santrallermiş, iş yokmuş, aş yokmuş (Sayın Bakan asgari ücretin çok güzel olduğunu da açıkladı), sana ne be kardeşim bunlardan.

     

    Elinde Türk Bayrağı’yla da sokağa çıkmayasın.

    Türk Bayrağı açan gence polislerin yaptığını kanımız donarak izledik.

    Yok, ille de biber gazı, cop ve gözaltı, dersen başka. Diyeceğim yok.

    Seni gidi  provokasyoncu(!)…

     

    Al eline paçavrayı, terör örgütü ve elebaşı lehine slogan at. Rahat et. Eskortluk bile yaparlar kılına zarar gelmez. Basın da olaysız miting diye övgüler yağdırır.

    Benden söylemesi…

     

     

     

    Tevfik Fikret şu dizelerini sanki bugünler için yazmış:

    Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
    Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
    Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
    Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay… 

    Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
    Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

    Şu dizeler de filmin sonu gibi:

     

    Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
    Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
    Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
    Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…

    Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
    Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! 

     

    Şapkalarımızı önümüze koyup, biraz beyin fırtınası yapsak diyorum.

    Olmayan beyinlere sözüm yok tabii ki…

     

    14 Ağustos 1996 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki sınırdaki bayrağımızı indirmeye çalışan Rum’un boynundan vurularak öldürülmesi. Şimdi ise Türk gencinin elindeki Bayrağın suç unsuru taşıması. Nerelerden nerelere gelmişiz?

     

    Hakkınızı helal edin diyemiyorum ŞEHİDİM. Ne Zaman ki senin bıraktığın Bu Cennet Vatanımda Bayrağımla hür dolaşabilirsem,Türklüğümle rahatça övünebilirsem o zaman helallik isteyeceğim. Senin kemiklerin sızlarken, helallik istemeyi ar ederim.

     

     

    Yayınlama: 19.03.2013
    Düzenleme: 20.03.2013 14:14
    597
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

    Henüz yorum yapılmamış.