İşte Gidiyorum
İŞTE GİDİYORUM
İşte Gidiyorum
İşte yine kalemi aldım elime
İçimdeki fırtınalar tutunamadı dilime
Artık ne kusarsa kussun dilim
Belki kırılacak
Belki de beraat için dökülecek üç beş kelime
Yaz bakalım kalem!
Kara mürekkebin ile ak kâğıtlar üzerine
Sen ve ben diyerek başlasın hikâye
Yaz ile kış gibi birbirimize doğduk hep
Ama hiç bir arada olamadık sevgili
Ben döktüm yapraklarımı
Sen açtın tomurcuklarını
Ben ayaza çaldım hep
Cemrelerin düşsün diye
Sen hep düştün ayazlarıma bahar diye
Şimdi yine kıştayım
Kırıldı dallarım
Bekliyorum dön diye
Karanlıklardayım
Gözlerim gölgelerime gizlenmiş
Kör kuyular içinde
Kirpiklerim baranlarına gebe
Yağdı yağacak
Sen mi gittin
Yoksa ben mi sende kalamadım
Bilemedim sevgili
Her gidişin bir kalanı var elbet
Sen gittin de
Şizofren bakışlarım takılı kaldı ardından
Yetim bir çocuk edasında
Duygularım bağlandı
Deli gömleği giymiş ruhumda
Parmaklarımda kalan saçlarının kokusunu
Tırnaklarımla şakaklarıma işliyorum
Sevgili
Kırkikindi yağmuru olmuş gözyaşlarım
İçime ağlıyorum
Dışarısı karanlık, düşmesin yerlere
Ateşler düşüyor içime
Tuz yangınları yine nöbette
Küllerimi savursam sokaklara
Yüreğim hep ateşte
Yokluğun hep böyle çetin mi sevgili
Bir yanım yanarken
Öbür yanım ayaz nefretinde
Gelsen biter mi bu çile
Bitmez bilirim
Ben hep kış oldum sen bahar
Şimdi tek kişilik bir cenazeyim
Nasıl bilirsiniz diyeni de
İyi biliriz diye söyleyeni de ben
Gelme artık sevgili
Ben hep kış kalayım
İçimdeki ateşinle zemheride yanayım
İşte ben de
Çekip gidiyorum arkamı dönmeden
Bir tutam kokunu avuçlarıma sığdırıp gidiyorum
Yetim kalan bir sevdanın vebalini
Sırtıma yüklenip gidiyorum
Kömür karası gözlerinin hayaline son kez bakıp
Gözlerime sürmeler çekip gidiyorum
Köhne gemiler kalkıyor şimdi yüreğimde
İstemsiz vedalarla
El sallayanı yok
Geçtiğim sokaklara karanlık çökmüş
Soğuk bir sitem var duvarlarda
Çekip gidiyorum işte arkamı dönmeden
Elveda diyeceğim kimse yok
İşte gidiyorum sevgili…
Davut ÇANKAYA
2014 / Eskişehir