İnsanın taş kadar değeri yok

İnsanın taş kadar değeri yok

SEZAİ MATURBu sözler Geyve Akıncılar Köyü’nde yaşamını sürdüren Mahmuriye Ertürk’e ait…
İsyanının nedeni ise köyün bitişiğinde kurulan taş ocağı.
Bir süre önce bir patlama sırasında bir işçinin hayatını kaybettiği 1 işçinin de yaralandığı taş ocağı Akıncılar Köyü’nde huzur bırakmamış…
Biz taş ocağının etkilerini hep Akıncı Köyü Vadilerini, Şelalelerini Yaşatma ve Koruma Derneği Başkanı Kamuran Tan’dan dinliyoruz.
Tan yıllardır köylülerin bayraktarlığını yapıyor…
Gerçekten tam bir çevre mücadelesi onun ki…
Birkaç kez köye gidip, köylülerle de görüşmüşlüğümüz vardı…
Ancak uzun zamandır gidip görmek istediğim köye, birkaç gün önce gerçekleştirilen patlamanın yol açtığı iddia edilen heyelan zararını görmek için bir kez daha gittik.
Söz konusu taş ocağı Bülent Yılmaz’ın elindeyken o üzücü olan yaşanmış ve kapatılmıştı.
Ocak daha sonra el değiştirdi.
AKP Sakarya Milletvekili Şaban Dişli’nin oğlu Taha Dişli’nin de ortak olduğu şirket ocağı devraldıktan sonra, ocakla ilgili kapatılma kararı kaldırıldı…
Tekrar faaliyete geçen ocak şimdi köylülerin korkulu rüyası.
Birkaç gün önce şiddetli bir patlama olmuş…
Köylüler patlama sırasında taş ocağına bakan yamaçtaki ormanlık alanda heyelan meydana geldiğini iddia ediyor.
Taş ocağının eleme tesisi Beşiktaş deresinin üzerine kurulmuş…
Derenin doğal yatağı tümüyle bozulmuş…
Ocağın işletme alanı tam dere yatağının üzerinde…
Dere tahsis edilen alan içindeyse bu tahsisi yapana bunun hesabını sormak lazım…
Yok, bir işgal varsa; bunu yapana ve göz yumana bu işin bedeli ödettirilmeli…
Tabii hukuk kaldıysa…
Ormanı gezdik…
Gerçekten bir heyelan oluşmuş…
Koca koca ıhlamur ağaçlarını yıkıp akmış toprak…
Çam ağaçları kırılmış…
Dernek Başkanı Kamuran Tan bu heyelanın patlama sırasında meydana geldiğini iddia ediyor…
Emekli bomba imha uzmanı olan Tan ormandaki ağaçların da büyük zarar gördüğünü iddia ederken, kullanılan patlayıcı miktarının aşırı olduğunu belirtiyor.
Orman alanındaki gezimizden sonra köylü kadınlarla konuşuyoruz…
Hava karardıktan sonra bile dinamit patlatıldığını iddia ediyor kadınlar.
Mahmuriye Ertürk 70 yaşında bir Anadolu kadını…
Ocağa en yakın evlerden birinde oturuyor…
“İnsanın taş kadar değeri yok” başlıyor konuşmaya…
Sonra taş kadar ağır cümleler kuruyor…
“Niçin bizim sesimizi duymuyorlar?
Biz insan değimliyiz?
Biz bu dünyaya yaşamaya gelmedik mi?
Her gün bomba patlıyor, yorganı alıp dışarı çıkıyorum.
Kulakları tıkalı, gözleri kapalı mı bu büyüklerin?
Artık yeter can buraya geldi.
Gelsinler bizi de öldürüversinler ondan sonra rahatlasınlar.”
Ferdiye Ertürk ise heyelanın meydana geldiği ormandan ıhlamur toplayarak geçimini sürdürdüğünü anlatıyor…
“Bu dünyaya yaşamaya geldim ben, ölmeye gelmedim.
Yetkililer bunu duysun.
Biz nereden ıhlamur, mantar, kaldirek toplayıp geçineceğiz.
Ormanlarımız helak oldu gitti.
Biz ne yiyip ne içeceğiz?”
Köylü kadınların isyanına daha fazla yüreğimiz dayanmıyor…
İzin isteyip ayrılıyoruz…
Evet, taş ocağı bir ihtiyaç…
Bina yapımında, yol yapımında taşa ihtiyaç var…
Ancak Sakarya’nın cennet ormanları Akıncı örneğindeki gibi taş ocaklarının tehdidi altında…
Mümkün olduğu kadar taşocağı ruhsatı verirken yerleşim yerlerinden uzakta, ormana minimum zarar verilecek alanlar bulunmalı.
Her istenilen yere taş ocağı ruhsatı verilmemeli…
 

Yayınlama: 30.01.2015
566
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.