“Emir veriyorum, düşür şu enflasyonu!”

“Emir veriyorum, düşür şu enflasyonu!”

BÜLENT GÜNAL’IN ÖZEL HABERİ – GAZETE HABERTÜRK

Özal döneminin önde gelen isimlerinden eski bakan Ekrem Pakdemirli, anılarını “Özal’ın Mirası” adıyla kitaplaştırdı. Pakdemirli dönemin Cumhurbaşkanı Evren’le arasında geçen bir diyaloğu şöyle anlattı: “Enflasyon konusunda beni birkaç defa makamına çağırdı. ‘Niye düşmüyor bu enflasyon? Emir veriyorum düşsün şu enflasyon’ dedi”

Merhum Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde sağ kolu olan eski bakan Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli, anılarını “Özal’ın Mirası” adıyla kitaplaştırdı. Turgay Yavuz’un kaleme aldığı ve Ufuk Yayınları’ndan çıkan kitapta Pakdemirli, tartışma yaratacak birçok konuyu da gündeme taşırken, bir döneme de ışık tutuyor.

‘EVREN BIYIKLARIMI SEVMEZDİ’

ANAP döneminde Ulaştırma ve Maliye Bakanlığı ile Başbakan Yardımcılığı yapan Pakdemirli, kitapta dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in bıyıklarını hiç sevmediğini anlatıyor: “Onun için bana çok sempatik davrandığını söyleyemem. Benim kararnamelerimi hiç imzalamazdı. Turgut Bey benim kararnamelerin akıbetini sorduğu zaman da ‘O imzalanacak kararname göndermedi’ derdi. Ben de makamına gider, durumu anlatırdım. İkna edici konuştuğum zaman fikrinde çok ısrar etmezdi. En iyi tarafı buydu. Enflasyon konusunda beni birkaç defa makamına çağırdı. ‘Niye düşmüyor bu enflasyon? Emir veriyorum, düşsün şu enflasyon’ dedi. Ben de kendisine ‘Tabii ki inmez Paşam, mesela sizin kaç tane eviniz var, 3 tane, ama siz gittiniz İzmir Karşıyaka’dan 4’üncü evi de aldınız. Mala talep yarattınız, talep artınca fiyatlar da artıyor. Mala talepler azalsa kimse zam yapamayacak, mala talep azalacağı yerde artıyor. O zaman da mal sahipleri zam yapıyor. Türkiye’de uzun zamandır her ürün bulunamıyordu, şimdi insanlar istediği gibi ürünleri bulunca sanki bedava kabul edip mala hücum ettiler’ dedim.”

“ÖZAL’I DAHA ÖNCE DE ÖLDÜRMEK İSTEDİLER”

Özal’ın ölümünü suikast olarak düşünmemin sebebi daha önce de onu öldürmek istemiş olmalarıydı. Özal yeni bir uçak almıştı. Bu uçak 21 milyon dolara alınmıştı. Ben alınmasına karşı çıkmıştım. Bu iki motorlu bir uçaktı. VIP yolcuları taşıyan uçakların en az üç motorlu olması lazımdı. Özal bu uçakla bir seyahatte iken elektrik sistemi aniden sıfırlandı. Uçağı Pakistanlı bir pilot kullanıyordu. Onun mahareti ile uçak kazasız belasız indirildi. Sonradan bu durumun, bir farenin uçağın kablolarını kemirmesinden kaynaklandığı söylendi. O zaman bunun bir suikast tertibi olduğuna kanaat getirdim. Çünkü Başbakan’ın kullandığı böyle bir uçağın bu tür olaylara karşı gerekli tedbirlerinin alınmış olması lazımdı. İlk operasyonda denediler başarılı olamadılar, bundan sonra başka senaryoları devreye soktular diye düşünüyorum.”

‘EMİN ÇÖLAŞAN GİZLİ EVRAKLARI CUMHURİYET’E SATIYORMUŞ’

“DPT’de grup başkanı iken Emin Çölaşan da DPT’de uzman yardımcısı olarak çalışıyordu. Bir ara baktık ki Cumhuriyet Gazetesi’nde bizim, hizmete özel olan gizli evraklar yayınlanıyor. Bu evrakları kimin verdiğini bir türlü bulamıyorduk. Bu evrakları kimin verdiğini bulmak için bir teklifte bulundum. Bir tane gizli evrakı, var olan 4 dairemize birer harfini değiştirerek verelim; böylelikle hangi daireden çıktığını kolaylıkla buluruz dedim. Evrakları dağıttık. Ertesi gün Cumhuriyet Gazetesi’nde Sosyal Planlama’ya gönderdiğimiz evrak yayınlandı. Sosyal Planlama Daire Başkanı o zaman Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş idi. Yalçıntaş’a evrakın kendi dairesinden çıktığını söyledik. O da evrakın akışından hangi şubeden çıktığını tespit etti. Sosyal Planlama’dan evrakı Emin Çölaşan’ın çıkardığını anladık. (…) Sonradan biz Cumhuriyet Gazetesi’nin sahibinden öğrendik ki Çölaşan bütün bu hizmete özel gizli evrakları para karşılığında Cumhuriyet Gazetesi’ne satıyormuş.”

KİTAPTAN PAKDEMİRLİ’NİN ANILARI

‘Karısına söz geçirmeyen tek erkek benmiyim?’

“Semra Hanım, Özal’a çok iyi bakıyordu. Özellikle hasta olduğu dönemde Turgut Ağabey’e çok iyi baktı. Zamanla etrafında çok insan toplanmasından dolayı başı biraz sersemlemiş olabilir. Bazı kadınlar yanına geliyordu. ‘Efendim siz bugün çok yoruldunuz’ deyip ayaklarını yıkıyor, sonra da kuruluyordu. Böyle olunca tabii Semra Hanım da bu durumdan etkilendi. Sonra bazı programlara katıldı. Orda ona ‘Sesiniz güzel’ dendi. Bir mikrofon uzattılar, başladı şarkı söylemeye, tabii bu durum Özal’a biraz zarar verdi. Biz Turgut Ağabey’e bu durum üzerine biraz yüklendik. Ağabey dedik ‘Siz Bülent Ulusu’nun veya Süleyman Demirel’in karısının çıkıp şarkı söylediğini gördünüz mü?’ Bu sözlerimiz üzerine rahmetli, gözleri dolarak ‘Karısına söz geçiremeyen tek erkek ben miyim?’ dedi.”

‘Sadri Alışık’ın tedavisi için örtülü ödenekten 3milyon dolar ödedik’

“Sanatçıyı ve sanatkârı Özal her zaman korumuştur. Onların bütün isteklerini yerine getirdi. Alışık siroz olmuştu. Karaciğerinin değişmesi için 3 milyon dolar lazımdı. Özal, ‘Sadri Alışık’a 3 milyon dolar ver’ dedi. Ben de ‘Ağabey 3 milyon dolar veremem’ dedim. Turgut Ağabey bana ‘Osmanlı bütün sanatkârlarını sarayda muhafaza edip korumuştu. Yani onlara sahip çıkmıştı. Büyük devlet, sanatçısına sahip çıkan devlettir. Sadri Beyefendi kendini frenleyememiş, biraz fazla içmiş, karaciğeri çökmüş. Olsun, o sanatçımızdır. Ona sahip çıkacağız’ dedi. Parayı verdik, Sadri Alışık bu ameliyattan sonra 15 yıl yaşadı.”

‘İhtilalden önce Gülen’e saklanmasını tavsiye ettik’

“Fethullah Gülen Hocaefendi ile İzmir’de tanıştık. Hocaefendi, Bornova Merkez Camii’nde vaiz idi. Ben de üniversitede hocaydım. 1980 ihtilali yaklaşırken Turgut Özal, Hacı Kemal Erimez ve Fethullah Gülen’in de aralarında bulunduğu kişilerle beraber Ankara’da benim evimde bir araya geldik. Bu toplantıda Fethullah Gülen’e askerlerin söz dinlemediği, darbe yapacaklarının kesinleştiği, kendisinin saklanmasının iyi olacağını tavsiye ettik.”

‘Naim için 7milyon $ verdik’

“Maliye Bakanı idim. Örtülü ödeneğin harcama evrakları bendeydi. Turgut Ağabey dedi ki ‘Naim Süleymanoğlu’nu Türk vatandaşı yapacağız ama 7 milyon dolar istiyorlar.’ Ben ‘Vermem’ dedim. ‘Ben bu 7 milyon dolar ile 70 köye su götürürüm.’ Bana dedi ki ‘Naim Süleymanoğlu’nu aldık, olimpiyatlara gitti, Türk bayrağıyla yarıştı ve şampiyon oldu. Türk bayrağı göndere çekilerek İstiklal Marşı okundu. Bu İstiklal Marşı’nın yurtdışında okunması için kaç para verirsin?’ Bunu anlatınca gözlerim doldu. ‘Verelim be ağabey o zaman’ dedim. Bulgar istihbaratına 7 milyon doları çantaya koyup gönderdik.”

‘Çandar’ı Öcalan’a gönderdi’

“Cengiz Çandar, Özal’a çevreden bilgiler getiriyordu. Bu yüzden Özal onunla arkadaşlığına önem veriyordu. Özal’ın, Çandar’ı bir kez de Öcalan’a terörle bir yere varılamayacağını anlatmak için gönderdiğini hatırlıyorum.”

‘Kabinenin şakıyan bülbülüydü’

“ANAP çok renkli bir partiydi. Mesela Sanayi ve Ticaret Bakanı olan Cahit Aral masondu. Özal’ın ilk kabinesinin şakıyan bülbülüydü. Yani basına en çok demeç veren bakanıydı.”

‘Eşref Bitlis yüzde yüz öldürüldü’

“1993’te Eşref Bitlis, Jandarma Genel Komutanı’ydı. Kasıtlı öldürülmüştür. Bundan yüzde yüz eminim. Bir pilot olarak söylüyorum. O uçağın siparişini ben verdim, havada kolay kolay düşmesi mümkün değildi.”

Yayınlama: 14.04.2013
544
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.