Emir Sultan’a Ziyaret

Fahrettin Keskin Kimdir ?1 Şubat 1970 Alıplar Köyü doğumlu olan Keskin, ilkokulu Alıplar köyünde,Ortaokul ve Liseyi Geyve İmam Hatip Lisesinde okudu. Instant cash loans same day.2 Çoçuk babası olan Keskin; İlahiyat önlisans bölümünden mezun olup, 1989 yılında vekaleten 1992 yılından beri kadrolu imam olup halen Düzakçaşehir Köyünde görev yapmaktadır.

    Emir Sultan’a Ziyaret

    Fahrettin-Keskin2Değerli kardeşlerimiz; EMİR SULTAN hazretlerini ziyaret ettik.

    Bursalı meşhur sûfî, Yıldırım Bayezid’in damadı. Buhara’da doğdu. Asıl adı Şemseddin Muhammed’dir. Emîr Sultan’ın 770 (1368-69) yılı civarında doğduğu tahmin edilmektedir. Çocukluk yılları hakkında bilgi bulunmamakla birlikte iyi bir tah­sil gördüğü söylenebilir. Bizzat kendi ifadesine dayanılarak yazıldığı söylenen menâkıbnâmelerin birçoğuna ve onlara da­yanan tarih ve biyografi kitaplarına gö­re, soyu yedinci kuşakta On İkinci İmam Muhammed el-Mehdî el-Muntazar’a ula­şır.

    On yedi on sekiz yaşlarında iken ba­bası vefat eden Şemseddin Muhammed, muhtemelen bir süre çömlekçilik yaptıktan sonra Seyyid Usûl, Seyyid Nasır, Sey­yid Ni’metullah, Ali Dede, Baba Zâkir gi­bi mutasavvıflarla hacca gitmek üzere Buhara’dan ayrıldı. Birkaç yıl Medine’­de kaldıktan sonra Bağdat’a uğrayarak tezkire müellifi Âşık Çelebi’nin ceddi Sey­yid Muhammed en-Nattâ’nın misafiri ol­du. Ardından onunla birlikte Anadolu’­ya geçti. Karaman, Niğde, Hamîd-ili, Kü­tahya ve İnegöl yoluyla Bursa’ya gitti. Kafileye yol boyunca kandil şeklindeki bir nurun rehberlik ettiği, bu nurun söndüğü yere defnedileceğinin kendisine bildirildiği rivayet edilir.

    Bursa’ya Yıldı­rım Bayezid zamanında geldiği biliniyor­sa da tarihi kesin olarak belli değildir. Menâkıbnâme müellifi Hüsâmeddin ile tarihçi Âlî, Niğbolu Muharebesi sırasın­da (798/1396) Bursa’da bulunduğu ke­sin olan Şemseddin Muhammed’in ev­lenmesinden bahsederken Yıldırım Ba­yezid’in bu sırada Eflak seferinde oldu­ğunu söylerler ki bu takdirde 1394’ten önce Bursa’ya gelmiş olmalıdır. Bursa’­da ilk olarak Pınarbaşı’na veya Gökdere civarındaki bir mağaraya ya da bir savma(ibadet yeri, hücre)aya yerleştiğine dair farklı rivayetler vardır. İlk ikamet yerinin türbesinin bulunduğu mahal olduğu da söylenir.

    Bursa’da şöhreti kısa zamanda yayılan Şemseddin Muhammed giderek şehrin en çok saygı gören şahsiyetlerinden biri ha­line gelir; Emîr Sultan veya Emîr Seyyid adlarıyla anılmaya, ulemâ ve meşâyih arasında da itibar görmeye başlar. Za­hir ilimleri sahasında kendisini imtiha­na çekmek isteyen Molla Fenârî, Molla Yegân, Alî-i Rûmî gibi âlimlerin onun ma­nevî gücü karşısında bir süre ağız aça­madıkları ve onlarla giriştiği tartışma­dan başarıyla çıktığı şeklindeki rivayet­lerden, onun bu âlimlerle yakın müna­sebeti olduğu anlaşılmaktadır. Emîr Sul­tan bu yıllarda Molla Fenâri’den Sadreddin Konevî’nin Miftâhu’l-ğayb’ını oku­yup istinsah etmiş ve bu nüshaya Molla Fenârî bir icazetname yazmıştır.(Taşköprîzâde, s. 55)

    Emîr Sultan’ın Yıldırım Bayezid’in kızı Hundi Hatun ile evlenmesi kaynaklarda farklı şekillerde anlatılmaktadır. Menâkıp kitaplarına göre Hundi Hatun rüya­sında gördüğü manevî işaretler üzeri­ne, Rumeli taraflarında seferde bulunan babasının rızâsını almadan Emîr Sultan ile evlenmiş, dönüşte durumu öğrenen padişah gazaba gelerek kızıyla damadı­nı öldürmek üzere Süleyman Paşa mai­yetinde kırk kişilik bir kuvvet göndermiş, ancak Emîr Sultan’ın kerametiyle bun­lar birer “kadîd” kesilmiştir (kurumuş et gibi hareketsiz kalmışlar). Bursa’nın Yıldırım semtindeki Kaditler Mezarlığı’nın adının bu olaydan kaynaklandığı ri­vayet edilmektedir.

    Bunun üzerine Mol­la Fenârî Yıldırım’a, öldürülmesini em­rettiği zatın peygamber soyundan bir ki­şi olduğunu, Anadolu’ya şimdiye kadar böyle değerli bir zatın ayak basmadığı­nı, onun kayınpederi olmasının kendisi için büyük bir şeref vesilesi olduğunu, kendisini öldürmek için gönderdiği adam­ların bir anda kadîde dönüştüğünü be­lirten, kendisine bir daha tecavüz edilir­se bütün şehrin helâk olacağını bildiren bir mektup göndermiştir. (Metni için bk. Baldtrzâde, Ravza-i Evliya, vr. 9b- 10d; Mehmed Şemseddin, s. 6). Molla Fenâriyi Emîr Sultan’ın kerametine şahit göstermek isteyen bu mektubun tarihî bir vesika olma ihtimali zayıf bulunmakla birlikte, onunla münasebetlerinin iyi olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Öte yandan Mecdî ve Belîğ, padişahın çok sevip saydığı Emîr Sultan’la kızını kendi rızasıyla evlendirdiğini söylerler de vardır ki doğ­rusu da bu olmalıdır.

    Molla Fenârî gibi bazı büyüklerin de yardımıyla Emîr Sultan, Yıldırım Bayezid’in Timur tarafından gönderilen elçi­leri öldürtmesine engel oldu. Ankara Savaşı’nın ardından Bursa’nın Timur ordu­su tarafından işgali sırasında Molla Fe­nârî ve İbnü’l-Cezerî ile birlikte Emîr Sul­tan da Kütahya’da bulunan Timur’un hu­zuruna götürüldü. Bir süre sonra ser­best bırakılarak yine Molla Fenârî ile bir­likte Bursa’ya döndü. II. Murad’ın, am­cası Mustafa Çelebi’ye karşı sürdürdü­ğü mücadelede hükümdarın yanında yer aldı. Mustafa Çelebi büyük bir kuvvetle Bursa’ya yaklaşırken padişahın Emîr Sultan’a başvurup amcasına karşı yürüttü­ğü mücadelede onun sözlerinden cesa­ret aldığı, olaydan sonra kendisine da­ha çok bağlandığı, huzurunda diz çöküp oturduğu rivayet edilir.

    II. Murad tarafından 1422de yapılan İstanbul kuşatmasına Emîr Sultan da katıldı. Bu kuşatmanın tarihini yazan Bi­zans tarihçisi loannec Kananoc, Emîr Sul­tan’ın 500 kadar dervişiyle birlikte bü­yük bir debdebeyle padişahın ordugâhı­na geldiğini, hücum vakti olarak tayin ettiği 24 Ağustos Pazartesi günü öğle­den bir saat sonra dervişlerinin başın­da at üstünde kılıç ve kalkanıyla surla­ra yaklaşıp kılıcını çekerek üç kere sal­ladıktan sonra hücuma geçtiğini, bu işa­ret üzerine Türk ordusunun taarruza kalktığını anlatır.

    Emîr Sultan’ın vefat tarihi kesin ola­rak bilinmemektedir. Bu konuda 831, 832. 833 ve 837 yılları verilmekteyse de en kuvvetli ihtimal 833 (1429) tarihidir. Bursalı Ahmed Paşa’ya ait olduğu söy­lenen

    “İntikâl-i Emîr Sultân’a / Oldu tâ­rih İntikâl-i Emîr”

    beytindeki “intikâl-i Emîr” terkibi 833 (1429) yılını vermekte­dir. Ancak bu beyit Ahmed Paşa’ya ait ise Emîr Sultan’ın vefatından oldukça sonra yazılmış olacağından 833 yılının kesin olarak Emîr Sultan’ın vefat tarihini gösterdiği söylenemez. Emîr Sultan’ın vefat tarihi hakkında bilgi vermeyen es­ki kaynaklar, onun Bursa’da çıkan bir veba salgınında öldüğünü kaydetmekle yetinirler. Cenaze namazı o sırada Bur­sa’da bulunan Hacı Bayrâm-ı Velî tara­fından kıldırılan Emîr Sultan bugün tür­besinin bulunduğu yere defnedildi.

    Yayınlama: 14.09.2013
    Düzenleme: 16.09.2013 13:09
    852
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

    Henüz yorum yapılmamış.