Direnemeyen Duyarlılık

1973 yılında Geyve’nin Alıplar köyünde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Geyve’de tamamladı. Askerlik görevini tamamladıktan sonra Emniyet Genel Müdürlüğünde göreve başladı. Sırasıyla Ankara, Van ve Diyarbakır’da görev yaptı. Çankaya, halen Eskişehir’de İlçe Emniyet Amiri olarak görevine devam etmektedir.

    DİREN’EMEYEN DUYARLILIK

    davut-cankaya-direnemeyen-duyarlılık-Bilenler bilirler benim doğaya ne kadar âşık olduğumu. Neticede birçoğumuzun kırsal kesimden, doğanın, ağacın ve gürül gürül akan nehirlerin içinden geldiği de malum.

    Son günlerde ülke gündemini bir hayli meşgul eden ve gerçekten de olayın asıl amacı dışına çıktığı/çıkarılmaya çalışıldığı bir olaylar hengâmesi içerisindeyiz.

    Kimisi sosyal medyadan, kimisi bizzat katılarak, kimisi de katılmayarak tepkilerini ortaya koyuyor. Şimdi bu ortamda, olaylara madalyonun iki yüzünden bakmanın faydası büyük olacak kesinlikle.

    Yıllardır bir çok kimsenin ağzına pelesenk olmuş ve sosyal medyada klişeleşmiş cümleler ve kendini bölgesel ve uluslararası siyaset ajanı sanan kimselerin itirafları şeklinde yazılan yazılar dolanır durur. “Ülkemizin yeraltı kaynakları çok ama çıkartılmıyor, ABD ve İsrail buna izin vermiyor”, “Türkiye’de dünyanın %70 bor rezervi var, bor madeninden araba yakıtından, deterjana, kozmetikten, tıbba vs. her şey yapılabiliyor ama bu neden üretilmiyor, çıkarılmıyor.” Türkiye’nin doğu çevresinde olan tüm ülkeler pe trol çıkarırken biz niye çıkarmıyoruz” gibi sizlere yüzlerce hikaye anlatabilirim.

    Şimdi gelelim Artvin Cerattepe’de çıkarılması planlanan bakır madeni meselesine. Bu maden işi zaten yıllardır Artvin gündemini meşgul eden ve yıllardır mahkeme kadarı ÇED raporu gibi kağıt kürekle engellenen durumda. İnsanların doğanın katledilmesine ve bu konudaki duyarlılığına diyecek bir şey kesinlikle olamaz ve sonuna kadar da destekliyorum.

    Artvin ve Karadeniz benim çok sevdiğim ve kendimce planladığım “Hayallerim ve Gerçeklerim” projelerimin arasında olan yerlerden biri.

    Ancak ve ancak kendi düşüncem açısından üstüne basa basa söylemeden geçemeyeceğim bazı hususlar var. Ülkemiz ekonomisi açısından bu madenler gerçekten ihtiyaçsa neden çıkarılmasın?

    Bu söz konusu madenler, doğası ve yeşili ile göz kamaştıran yerde değil de ülkenin kıraç topraklarında çıktı da devlet çıkarmadı mı?

    Şimdi söylendiği gibi maden çıkarmak için hükümet maden çıkaran şirketin uşaklığını yapıyor da, çıkarmadığı zaman ülkenin ekonomisinin olumsuzluğu açısından ABD ve İsrail uşaklığı mı yapmış olacak?

    Gelelim madalyonun öteki yüzüne.

    Şimdi fidanlar, ağaçlar kesiliyor diye direnen insanlar!

    Artvin’in üstü altından daha değerlidir (ki öyledir) diyen insanlar, neden aylardır doğuda ve güneydoğuda sizlerin güvenliği için, rahat ve huzuru için pkk denen terör örgütü yanında düşmanımız olan ingilizi, fransızı, almanı, ermenisi, israillisi, çinlisi ile savaşıp giden, şehit olan gencecik fidanlar için ayaklanmayıp, bir kez bile olsun ses çıkartmayıp, sırf vicdan rahatlanası için ki bazıları için geçerli bu da “terörün her türlüsünü lanetliyorum” diyerek aba altından sopa gösterme aymazlığına gidip devletin askerini, polisini de katliam yapıyor algısında olanlar, soruyorum neden?

    Diren Polis, Diren Mehmetçik yanınızdayız demedi acaba?

    Keşke aynı duyarlılığı, aynı vicdan muhasebesi gerçeğini gösterebilseydik toplum olarak. Ülkenin bölünmez bütünlüğünü zedeleyecek siyasi ellerin oyuncağı haline geldik ve geliyoruz. Bir pkk terör örgüt militanını leşinin cenazesinde yüzbinlerce kişi hala katılabiliyor ama benim vatanı uğruna can veren askerimin, polisimin şehit cenazesinde yakın akraba, arkadaşları ile görevli asker ve polisler haricinde kimseyi göremiyoruz. Yine herkes eğlencesinde, yine herkes kendi hayatının dalgasında…

    Yazılanlar, söylenenler, bilinmez girdabın içine sokulmak istenen oyunlar insanın tüylerini ürpertiyor.

    “Artvin Cizre, Cizre Artvin’dir” yazmış şerefsizin biri.

    Sen kimsin pez…k. Artvin halkını kendi hainliğine alet ediyorsun. “ Gezi ruhu geri geldi” demiş birisi. Yani diyorsun ki benim meselem ağaç değil meseleyi daha anlamadın mı?

    Asıl mesele şu ki; bu işin perde arkasında olan insanlar elma şekeri görünümlü bir zehirli bombayı kursaklarımızdan aşağıya bırakıp geri çekiliyorlar ve millet olarak bu kirli ellerin oyuncağı oluyoruz.
    Senin evin, yurdun, vatanın her yerinden ateşe verilmiş durumda ve sen hala yorganıma pire bulaşmış bahanesiyle içerden yorganı yakmaya uğraşıyorsun.

    Yapmayın Allah aşkına, direnecekseniz şimdi vatan için giden gencecik fidanlar için direnin. İçimizde olan bu hain insanların temizlenmesi için direnin. Aynı duyarlılığı senin için çarpışıp şehit düşen ana kuzusu fidanlar içinde gösterin.

    Son olarak diyorum ki; şimdi bu zaman diliminde “Gencecik insanlar, gencecik ağaçlardan daha değerlidir.”

    Şimdi vatan için ses çıkarma zamanı.
    “Bahsetme bugün sade dünün mucizesinden,
    İnsan utanır sonra yarın kendi sesinden.
    Asrın yaşamak hakkını vermez sana kimse;
    Sen asrını üstünde izin varsa benimse;
    Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,
    Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır. “
    Mithat Cemal Kuntay

    Tüm vatan hainlerini temizleyinceye kadar diren polisim, diren askerim !

    Davut ÇANKAYA / Eskişehir

    Yayınlama: 18.02.2016
    Düzenleme: 24.02.2016 19:24
    856
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum
    1. salih dedi ki:

      enerji yatırımlarına gerçekten çevre hassasiyetiyle karşı çıkanlar salaktır,saftır.bile bile karşı çıkıp ortalığı yakıp yıkanlar ise ikiye ayrılır.birincisi Tayyip düşmanlığından dolayı karşı çıkanlar.bu kesim Tayyip namazı yasaklıyorum dese kıllığına namaz kılacak tiplerdir.ikinci kesim ise vatan hainleridir.