Arap Hayri’ye İşkence

1958 Balıkesir/ Susurluk doğumlu. İlkokul, ortaokul ve liseyi Susurluk’ta okudu. 1980 yılında Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümünden mezun oldu. 1982 yılında İstanbul’da Türkçe öğretmenliğine başladı. 1989 yılından bu yana ilçemizde Türkçe öğretmenliği yapmaktadır.Şiir ve edebiyatla yakınlığı lise yıllarına dayanan Açılan, 2004 yılında Sakarya’nın il oluşunun 50. Yılı dolayısıyla açılan şiir yarışmasında “CAN GEYVE” şiiri ile halk dalı birincisi oldu. Şiir ve düz yazıları çeşitli dergilerde ve edebiyat sitelerinde yayınlanan Açılan, yurt içirde düzenlenen yarışmalarda da çeşitli dereceler almıştır.İlk şiir kitabı “ÖZLEDİM SENİ” 2006’da, 2. Şiir kitabı ŞİMDİ HAZANDIR MEVSİM” 2007’DE, 3. Kitabı “ AZAD EYLE SEVDAMI” 2010’da yayınlanan Açılan, 4. Şiir kitabı “SAATLERİ SANA KURDUM” ile şiir dostlarıyla buluşma hazırlığındadır.

    ARAP HAYRİ’YE İŞKENCE

    ibrahim-acilan-arap-hayriye-iskence-Bazen mazi ve çocukluk yıllarım bir film şeridi gibi gelip geçiverir gözlerimin önünden. Ne renkli kişiler, ne gönül dostları vardı o yıllarda. Tertemiz, gül yürekleriyle, ölçülü şakalarıyla, hattâ kırmayan muziplikleriyle yeri doldurulamayacak izler bırakıp göçüp gittiler. Hepsinin mekanları cennet olsun.

    Bu gönül ehli insanlardan biri de “Arap Hayri “ idi. Sanırım Osmanlı döneminde göç etmiş Afrika kökenlilerden olabilir. Bilemiyorum. Ne olursa olsun, herkesin yürekten sevdiği bir gönül adamı idi. Saçlarını devamlı usturaya vurdurur, yaz kış pırıl pırıl bir kafa ile gezerdi. Berber Mustafa’nın koltuğuna oturduğunda çarşının bütün çocukları berberin camının önüne sıralanırdık. O simsiyah kafasına sürülen sabun köpükleriyle öyle komik görünürdü ki anlatamam. Biz çocuklar O tıraş olurken gülmekten kırılırdık. O hiç kızmaz,  aklarını tamamen ortaya çıkararak gözlerini bir belertir ve o koskocaman ağzını açarak bizi yutma hareketi yapardı. Ağız dedim, öyle bir ağzı vardı ki, öyle bir ağız görmedim ömrümde. Bir kahve fincanını tabağıyla beraber sokabilirdi ağzına. Veya iki bütün yumurtayı ağzına alıp kapatabilirdi ağzını. Şakacı kişiliğiyle de bütün düğünlerin baş misafirlerindendi.

    Herkes bilirdi ki Arap Hayri’nin en sevdiği şey “ İrmik Helvası”dır. Bir hafta bir düğüne çağrılır Arap Hayri. Yemek masasına oturmadan önce bir tepsi irmik helvasını görmüş, onu tek başına mideye indirmenin hesaplarını yapmaya başlamıştır bile. Yemekler gelir teker teker. Her yemekten bir kaşık alır ve çekilir geriye Hayri Ağabey. Niye yemediğini soranlara gayet masum bir şekilde  “ Hiç iştahım yok, canım bir şey istemiyor “ cevabını verir. O iştahsız, masum Arap Hayri irmik helvasının gelmesiyle beraber birden canlanıverir ve hiç kimse kaşığını helvaya sürmeden tepsinin bir iki yerine tükürüverir. Aklı sıra hiç kimse helvayı yemeyecek, bütün helva ona kalacaktır. Nasıl olsa kendi tükürmüştür helvaya. Sinsi sinsi gülümsemektedir az sonra tek başına yiyeceği bir tepsi helvanın zevkiyle.

    Ama evdeki hesap çarşıya uymaz. Sofradakiler kısa bir “ Ne oluyor” gürültüsünden sonra yakalarlar Hayri’yi. Bahçedeki bir ağaca bir güzel bağlarlar. Karşısına geçip helva tepsisinin üzerini kaşıkla temizlerler bir güzel. Bu arada Arap Hayri yalvarma faslına geçmiştir. Önce “ Kazıdığınız kısmını verin “ diye yalvarır. Ama bu yalvarma boşa gider kahkahalar arasında. Temizlenen yer çöpe atılır. Arkasından “ Bari bir kaşık tattırın” yalvarmaları başlar. Ama ne dese nafile. Bir kırıntı bile vermezler. “ Seni gidinin Arabı. Bir sen misin uyanık. Bir tepsi helvayı tek başına mideye indirecektin ha? Oh olsun. Bu ceza az bile sana“  karşılığını verirler. Ancak, bir kırıntı bile helva kalmadıktan sonra çözerler Hayri Abi’yi . Zavallı Arap Hayri kalakalır olduğu yerde. Ne yapsın zavallı. Aç kaldığına mı yansın, helva yiyemediğine mi, yoksa herkesin diline düştüğüne mi ? E, ne demişler, “ Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olursun.”

    Ne Arap Hayri var bugün ne yazık ki ne de o gül gönüllü insanlar. Duam odur ki ahiretin de o çok sevdiğin “ İrmik Helvası “ güzelliğindedir. Nur içinde yat. Mekanın cennet olsun.  

    İbrahim AÇILAN

    ibrahim-acilan-arap-hayriye-iskence-

    Yayınlama: 06.02.2016
    Düzenleme: 11.02.2016 18:53
    898
    A+
    A-
    Bir Yorum Yazın

    Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum
    1. Fatma Bal dedi ki:

      “Film şeridi gibi” demişsiniz ya hocam, sizinle beraber o filmi seyretmenin keyfini yaşadık. Çok güzel bir filmdi, soluksuz izledik. Emeklerinize sağlık…
      Allah rahmet eylesin. Ne mutlu böyle insanlara ki hala yazılarda yaşıyorlar, arkalarından hala dualar ediliyor, rahmet okunuyor…