1990’nın İstanbul Sokaklarından Geyve’me Uzanan Yolum..

1990’nın İstanbul Sokaklarından Geyve’me Uzanan Yolum..

ferdi karadereDoğumumdan bugüne tam 22 yıl.

İstanbul’un 1990larında o dönemler getto sayılabilen bir yerleşim yerinde doğmuşum.

Babamın marangozluk mesleği İstanbul da daha çok kazandırır umuduyla çıktığı yoluna, ilk göz ağrısı ilk yoldaşı olarak hayat arkadaşı olmak için gönderildiğimi düşünürdüm hep. O dönemin askerlik kanunu, çocuğun kütüğe kayıtlı olduğu yerde muayene olma şartını barındırdığından, yarın bugün yeniden baba yurduna döneriz, bizim oğlan yollarda heba olmasın en iyisi biz bunu Geyve kütüğüne kaydedelim diyerek başlamış her zaman mesafeli olan Geyve ile münasebetim.

Daha çok küçükken aile büyüklerini ziyarete geldiğimde Geyve’ye, hep aklımda ne kadar sakin ve küçük bir yer olarak diye kalırdı Geyve. Sokakların ruhunu, aradan o kadar sene sonra, üniversite okumak için geldiğim de dahi bana aynı şekil de nüfus ederdi,

“Benim ilçemdi fakat, benim ilçem böyle de olmamalıydı, çok küçüktü ve artık ekonomi eğitimi alan biri olarak hemşerilerimden beklediğim desteği göremeyince, hepten sorguladım, benim olan topraklarımı ve insanımı.

Sahi, bu kadar soğuklaşmışmıydık ?

Nitekim, farklı sebeplerden dolayı İstanbul’da bana çok kısa bir süre yarenlik edebildi, sadece ömrümün ilk altı ayı İstanbul’un güzelliğinde geçti. Sonra Adapazarı merkezine, Yenigün mahallesine geldim, henüz kundaktayken geldiğim mahalleme, son beş yıldır Serdivan’da ikamet etmeme rağmen, gönülden bağlılığım sürmekte, hala nerelisin sorusuna, Yenigün mahallesindenim cevabını veririm.

Çocukluğum, ilk heyecanlarım, depremi yaşayışım, ömrümde mihenk taşı olan her konuyu orada yaşadım. Dedem, anneannem ve biricik teyzelerimin yanında. Henüz ilkokul öğrencisiyken dedemi kaybetmemden ötürü, babamda döndü yurduna, topyekün Sakarya da buluştuk, hayatın şartlarından olacak ki ailemle sadece hafta sonları karşılaşabildim.

Liseye başladığımda Arifiye’de, yine hafta sonları Geyve’ye gelip gitmelerim devam etti, arada bir gelir, hiçbirşey yapmasam dahi öylece dolanırdım ilçenin sınır sokaklarında.

“O arınmış ruhu solumak mutlu ediyordu beni”.

Liseden mezun oldum, üniversite tercihleri açıklandığında beni çok mutlu eden bir sonuç gördüm, tam istediğim bölümü, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Tarih bölümünü kazanmıştım. Bu sonuç benim gibi meslek lisesi çıkışlı ve istediği bölüme yerleşen birine, büyük süprizdi. Lakin lise 2den bu yana başıma bela olan matematik2 dersinin sınavına yaz tatilinde girecek olmamdan dolayı diplomamı zamanında yetiştiremedim ve kayıt tarihlerini kaçırarak büyük hüsrana uğradığım o günlerin sıkıntısını düşününce, hala o günkü ruh halimi çok iyi hatırlıyorum. Ek tercihler de açık olan kontejyanları sırasıyla yazmıştım,

Geyve benim dördüncü tercihimdi ve muhasebe bölümüne yerleşmiştim.

İki yıl boyunca, yılda 270 gün Geyve’ de olacaktım ve her ne kadar süreci zorlu olsada artık bir üniversiteliydim. Okula geldiğim ilk günler de, öğrenci mevcudunun kucaklayıcı tavrı, Sakarya’lı oluşumun getirdiği avantajlarla birlikte, hiçte sıkılmadan entegre olmuştum akademik dünyaya, makaleler inceliyor, denemeler yazıyor, bilim doktoru olmuş akademisyenlerden bire bir ders alıyordum. Daha öncesinde bir profesörü ancak tv ekranlarından görürken, şimdi ise ekonomi profesörlerinle muhabbet etmenin hazzı beni büyülüyordu. Öğrettikleri ve hatta normal ders dışı konuşmalarımızı bile kağıt ortamında kayıt altına alıyor, ne derseler bir misli fazlasını yapmaya çalışıyordum. İyi bir öğrenci olmak istemiştim ve dönem müdürümün bana olan övgüleri, vicdanımı rahatlatarak iyi bir öğrenci olduğum kanaatine ulaştırmıştı.

Okulumuz küçük olmasına rağmen, içerisinde ki aktiviteler ve çıkar amacı gütmeyen dostlukların iyimser havası bizi sürekli yan yana birşeyler yapmaya itiyordu, sahi, bir yere ekonomiyi kitaplardan öğrenebilirdik, neden uygulamıyorduk ki ? Kendi zihnimde tasarladığım ve bugün maliye alanında daha derin ihtisas kazanınca yeniden o günleri düşündüğümde iktisat alanında oldukça acemi oluşumu gördüğüm kalkınma projelerime yönelmiştim. Belediye başkanımız ve benim için çok ayrı bir yere sahip Sn. Murat Kaya beyefendiye sürekli düşüncelerimi açıyor, öğrenci arkadaşlarımı bu konuda sürekli örgütlüyor ve sonuçsuz kalsada iyi bir propaganda eylemi yürütüyordum.

 

Ticaret Odaları ve Borsaya, Mali Müşavirler Odasına, Birinci Organize Sanayi Başkanına ayda en az bir kez mail atıp, Geyve’yi tanımak istemeleri durumunda onlara refakat edebileceğimi ve istedikleri plan programlamayı ücretsiz hazırlamayı vaad ediyor, sermayenin dikkatini ilçeme çekmeye çalışıyor, genç kesimin cüzzi ücrete çalışabileceğini belirtiyordum.

 

Yatırım konusunda ki alt yapı bileşenlerinin tümü fazlasıyla mevcuttu Geyvemiz de.

Değerlendirilmeliydi, muhakkak gençliği istihdam edecek bir fabrika kurulmalıydı. İtiraf edeyim o dönemler tam yirmi yaşında olmama rağmen çok iyi bir performans sergiledim, sergiledim ama başarısız oldum, yaşımamı itimat edilmedi, kurumsal yazmadığım içinmi dikkate alınmadı bilemiyorum ? Eğer şans olur da bir yere gelebilirsem, günü gelince şakayla karışık soracağım muhattaplarıma, beni neden dinlemediklerine dair soru işaretleri hala aklımda bir köşede durur.

 

Ve iyi bir öğrencilik ardından, her arkadaşım gibi kep atıp mezun oldum. Geyve’yi 2012 yılında geride bıraktık ve tüm insanların ”iş” dediği, vakit katili bir aktiviteye başlamak zorunda kaldık, geçim derdi, bizi erken yaşlarda vurdu.

Geçen dönemin başında, askerlik işlemlerin için ilçemi ziyaret ettiğimde, belediyenin çalışmaları ve ilçeye katma değer sağlama hırsını görmem beni apayrı mutlu etmişti.

Okulun önünden geçen derenin ıslah edilmesi ve derenin yanına yürüme yolları yapılması, kaldırım taşlarında dahi ince ayrıntıların düşünülmesi, ilçeme hak ettiği değeri vermenin göstergesidir.

Pek tabi her zaman ağzımdan bir cümle eksik olmaz, o da şudur ”Halkımıza yol lazım olduğu kadar o yolda gidecek minibüs parası da bulmak gerekir”. Bir devlet büyüğümüzün ”Yollar yürüyerek aşınmaz” diye vecizli bir sözü vardı, aşınmaz doğrudur ama çağın gerekliliğiyle birlikte iyi şartlar da çalışacak, asgari ücret denilen illet yaşam standardına tabii olmadan, mali özgürlüğünü de vermek gerekir. Bunu elbette yerel yönetim birimi yapmayacaktır, kamuda ki son vizyon ‘Devlet ticaret yapmaz’ şeklinde liberal ekonominin önü açılsa da Geyve bu bahardan faydalanmakta yeniden geç kaldı. Biz dışarıda ikamet etsekte, ilçemize son derece aidiyet içinde olup, şartların iyileştirilmesi konusunda son derece istekli ve birşeyler yapma uğruna gayretliyiz. Küçük, kendi yağınla kavrulmaya çalışan bu ilçe, içerisinde barındırdığı iyi kalpli insanlarla çok daha iyi konumları hak etmektedir.

Belediyesi ile, Savcılığınla, Üniversitesinle, Sanayicisinle, Ev kadınıyla, öğrencisinle hep birlikte olup, bu güzel ilçeyi daha da güzelleştirmek yeni vizyonumuz olmalı ve siyasi rantlardan, parasal çıkarlardan, emek kaybına uğratmadan, sömürmeden ve sömürülmeden, en iyi şartlarda en iyi şekilde çalışacağız.

Söz uçar yazı kalır deyimine karşın, bu yazdıklarım çaba göstereceğimizin teminatı olsun. Son beş altı yıldır iyileşme trendinin devamını dileyerek, yazımı burada kapatıyorum.

Herkese selamlarımla.

Yayınlama: 30.07.2013
Düzenleme: 30.07.2013 10:59
1.515
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Yorumu Cevapla [ Yoruma cevap yazmaktan vazgeç ]

Ziyaretçi Yorumları - 9 Yorum
  1. Safa AKBAŞ dedi ki:

    Dünden bugüne değişen nedir Ferdi Karadere ? Sen değil miydin Geyve den ADAM olmaz diyen.İnsanların; sanal ortamda gerekse eylemde yaptıkları, hayata geçirmek istedikleri projeleri küçük gören de sensin.Bu ne yaman çelişkidir. Geyve ile ilgili yazdığın yazıyı yazarken kaybettiğin vakte bile yazık diyorsun ya asıl sana yazık.Seni zaten kimse tanımıyorken bile insanlara karşı kendini küçük düşürme.Bu yaptığın saygısızlığı Geyve halkı unutmaz.Geyve halkından özür dilemesin.

    1. olmaz dediklerini yapında çocuk öyle özür dilesin

    2. Ferdi bey sadece kendi düşüncelerini kendi eleştirel bakış açısınla söylemiş, sürekli vurgu yaptığı mesleğinin bakış açısı pekte popüliter olmasa gerek, eleştirel ve sert olmasını anlayışla karşılanabilir.
      Düşüncelerin uygulanabilirliği açısından daha net çıkarımlar yapacaktır bilimsel kimliğinle.
      Zaten kendisi de akademisyen adayı, üniversiteye yeniden gelirse öğrencilerine çok şey katacaktır.
      Hocam yazılarını merakla takip edeceğim, sevgilerimle.

  2. Esra dedi ki:

    Ferdicim, başta Geyve MYO ve Geyve ilçesi için yapmaya çalıştıklarını biz çok iyi biliyoruz, verdiğin emekleri görmezden gelemeyiz.
    Bu kadar çaba sarf eden ve dış etkiler yüzünden bir eylem gerçekleştiremeyen birinin bu kadar sert söylemlerde olmasını yadırgamıyorum.
    Hafta sonları dahi okulda birşeyler yapmak için çabaladığını, final haftalarında gecenin dördüne kadar Vergi Hukuku dersini verdiğini en yakınların olarak biliyoruz. Boşver kim ne derse desin, sen emek verdin, sen çabaladın. Biz şahidiz.
    Güzel ve tek solukta okunan bu enfes yazıların devamını sabırsızlıkla bekliyoruz canım arkadaşım.

  3. Yasin Özdür dedi ki:

    Ferdi çabanın ve emeğinin karşılığını istiyorsun, seni çok iyi anlıyorum ama Geyveden bir beklenti içinde olma arkadaşım, orayı düzeltmeye, senin ömrün yetmez.
    Yapılacak o kadar çok iş var ki, senin gibi entellektüel ve mesleğinin rahatlığına alışmış biri için zor ve yorucu bir süreç olur.
    Bırak boşver.

  4. Zehra dedi ki:

    Aaa !
    Sen aslen İstanbullumusun Ferdi ?
    Çok şaşırdım, hep seni Geyveli olarak bilirdik. Bu asaletin kaynağı şimdi anlaşılmıştır :))
    Sende İstanbul beyefendiliği var.
    Geyveye bir beden büyük gelişin bu yüzdendir canım 😉

  5. Bana Geyvenin uzun zamanda ne kadar kısa bir yol gidebileceğini, gizli yazı metodunla aslında ”bakın sizden adam olmaz demiştim, ne kadar adamsınız yazıyorum” dediğin seni tanıyanlar için bariz bir ifadedir.
    Senin zekanla fikrinle Geyveye çok şey katacağını zaten herkes biliyordu. Gazete yazarlığıyla baskın özelliğin olan ”örgütleme” konusunda aktif olacağınıda biliyorum.
    Kır şu ilçenin zincirlerini.

  6. Ah ah senin yeşil parkanla, ağzında el yapımı italyan piposunla, elinde defter kalemle Geyvenin envanterini çıkartmaya çalışmanı, muhtarlarla sohbet ederek nasıl yatırım çekebiliriz diye kafa patlatmalarını bırak bilmesinler Ferdi bey !
    Değişen nedir, biz çok iyi biliyoruz, seni tanıyoruz vefalı dostum.

  7. Ferdi az kriptocu değilsin, seni tanımayan bu yazıyı okursa iyi şeyler yazdığını düşünecek 🙂
    Gizli anlamlı yazılar yayınlamaktan ne zaman vazgeçeceksin arkadaşım ?
    Senin yerin cia olmalıydı 😀